ISSN: 0041-4255
e-ISSN: 2791-6472

İSMAİL HAKKI UZUNÇARŞILI

Osmanlı tarihlerinde görüldüğü üzere Gazi Orhan Bey’in Rumeli tarafına geçerek fütuhatta bulunmakta olan büyük oğlu Süleyman Paşa, bir av esnasında atından düşerek vefat etmişti[1]. Bu gayretli oğlunun vefatından müteessir olan Orhan Gazi, oğlunun ruhu için İznik'te Hacı Karaoğlan diye maruf olan Osman bin Yusuf’un zaviyesine 761 Şaban (1360 haziran) tarihli vakfiyesini tertip ettirmiş ve bu vakfın mütevelliliğini ve nezaretini de Hacı Karaoğlan ve ondan sonra oğul ve torunlarına bırakmıştır.

Bu vakfiye bir kaç noktadan çok önemlidir:

1 — Osmanlı Pâdişahlarının tertip ettirdikleri en eski bir vakfiye olup aynı zamanda kıymeti orijinal olmasındadır[2].

2 — Vakfiyede Orhan’ın ceddi ve Osman Gazi’nin babası Ertuğrul’un ismi zikredilmiştir[3].

3 — Süleyman Paşa’nın vefat tarihi hakkında muhtelif kaynaklardaki tarih farklarının tashihi[4].

Malûm olduğu üzere Süleyman Paşa, Orhan Gazi’nin Nilüfer Hatun’dan doğan büyük oğludur. Ana, baba bir diğer kardeşi Murad Hüdavendigâr’dır. Süleyman Paşa babasının fütuhatında beraber bulunmuş ve Karesi Beyliğinin bir kısmının alınmasını müteakip (takriben 747 h = 1346 m) o tarafların idaresi Süleyman Paşa’ya verilmiştir. Bu tarihlerde Bizans İmparatorluğundaki taç kavgalarından ve yardım için davetlerden istifade eden Orhan Gazi, oğlunun Gelibolu tarafına geçmesini emrettiğinden Süleyman Paşa karşı sahile geçerek Kantakuzen’e yardımı müteakip Gelibolu yarımadasında yerleşmiş ve bir av esnasında da attan düşerek kırk üç yaşında vefat edip Bolayır'a defnedilmiştir (761 h=1360 m).

İşte pek lüzumlu bir zamanda oğlunun vefatından müteessir olan Orhan Gazi, oğlu için İznik'te Karaoğlan diye maruf Yusufoğlu Osman’ın zaviyesine vakıf yapmıştır.

Vakfiye’de Orhan Bey:

Elkabiyle tavsif edilmektedir. Bu tavsifte Orhan ile Osman’ın Bey olarak ve Ertuğrul’un ise yalnız isminin zikredilmesi baba ile oğlunun yâni Orhan ve babası Osman’ın Beylik reisi hükümdar olduklarını gösterir. Vakfiyede Orhan Bey’in lâkabının Şücauddin olduğu görülüyor. Orhan Gazi’nin 724 (1324) tarihli vakfiyesinde[5] ve Bursa'da 738 (1337) tarihli Şehâdet camii kitabesinde de lâkabının Şücauddin olduğu görülüyor[6].

Yine vakfiyede Süleyman Paşa:

ve sair elkab ile hayırlı müesseseler yaptıran[7] zayıflara ve fakirlere yardımcı, askerin kumandanı kılıç ve kalem sahibi, gazi ve mücahid olarak zikredilmektedir.

[8]Süleyman Paşa’nın, Melik Nasır, İsmail, İshak isimlerinde üç oğlu ile Şehzade Hatun[9] ve 799 (1397) de Akşehir'de vefat eden Efendizâde Hatun[10] isimlerinde iki kızı ile Candaroğlu II. Süleyman Paşa’nın zevcesi olup şimdilik adını bilmediğimiz üçüncü kızı vardır. Melik Nasır denizde boğulmuştur (Enverî).

Orhan Bey tarafìndan vakfına nazır ve mütevelli tâyin edilen Hacı Karaoğlan Osman bin Yusuf muhtemelen Ahilerden ve Osman Gazi ve Orhan Gazi devri manevî şahsiyetlerinden olup İznik suru içinde mescit ve imareti vardı[11]. Vakfiyede Hacı Karaoğlan, şu elkabla zikredilmektedir:

Zeynü’l-hac ve'l-haremeyn muhibbü'l-ulema ve'l-fukara mahbubül'-kübera iftiharü'l-havas Osman bin Yusuf elmeşhur bi-Hacı Kara oğlan dame tevfikuhu.

Bu tavsife göre kendisi herkesin sevgilisi büyüklerin iftihar edeceği şahsiyetlerdendir. Osmanlı devletinin teşekkülü sırasında Osman Gazi ile beraber bulunan gaziler arasında adı geçmektedir. Osman Gazi vefatından evvel vasiyet etmek üzere yanına davet ettiği silâh arkadaşları ve manevî şahsiyetler arasında Hacı Karaoğlan da vardı[12].

Orhan Gazi tertip ettirdiği vakfiyesinde oğlunun ruhu için İznik köylerinden Tirsi veya Tirşe ile Katırözü köylerini vakfetmiştir.

Bu mütalâadan sonra vakfiyenin metnini aynen aşağıya naklediyorum[13].



Diğer şahitlerin adları okunamıyor

761 Şaban (1360 haziran) tarihli olan Arapça vakfiyeye göre Ertuğrul oğlu Osman Bey oğlu Orhan Bey, oğlu Süleyman Paşa’nın ruhu için tasarrufu altında olup İznik'e tâbi hudutları vakfiyede gösterilen[16] Karagöz nahiyesinde Tersi ve Katırözü yaylağını bütün hukuk ve müştemilâtı ile İznik'te zaviyesi olan ve zamanının ulularından sayılan Hacı Karaoğlan diye meşhur Osman bin Yusuf’un tekkesine vakfetmiş ve hayatta bulundukça Hacı Karaoğlan’ı vakfa nâzır ve mütevelli tâyin eyliyerek kendisinden sonra onun oğullarından en lâyıkının mütevelli ve nâzır olmasını ve şayet Hacı Karaoğlan’ın nesli kesilecek olursa tevliyet ve nezaretinin İznik hâkimine intikalini ve vakıf gailesinin yâni mahsulün öşrünün mütevelli ve nazır olanlara tahsisini ve hâkime de otuz cüzden üçünün verilmesini şahitlerin şahadetiyle bizzat kendi ikrariyle şart koymuş ve bu şartı şer’an kabul ve tasdik olunmuştur.
















Dipnotlar

  1. Tarihler, Süleyman Paşa, elindeki atmacayı bir ava, (Aşık Paşa Zade ve Neşrî’ye göre) kaza salıverip anı takip ederken atının ayağı bir köstebek deliğine geçip atından düşerek veya atiyle beraber yuvarlanarak vefat ettiğini yazarlar. Süleyman Paşa’nın atının ayağının bir deliğe ilişip atla beraber yuvarlandığında, tarihler müttefiktir. (Aşık Paşa zâde, s. 51 ; Neşri, s. 186; Oruç Bey, s. 19; Âli, c. V. s. 45; Solak zade, s. a6; Tâc-üt-Tevarih c. I. s. 60; Haber-i Sahih, c. III. s. 81; Lütfi Paşa, s. 31.
  2. Sülüs hatla yazılan vakfiyenin boyu beş metre yetmiş beş santimetre, eni 19 buçuk santimetre satırların arası baş taraflarda onbeş, ortada sekiz ve aşağıya doğru daralarak altı santimde nihayet bulmaktadır. Yazısı XIV. asırdaki vakfiyelerde gördüğümüz yazının aynıdır.
  3. Tarihlerde Osman Gazi’nin babasının Ertuğrul olduğu gösteriliyor. Şimdiye kadar buna dair orijinal bir vesikanın görülmemiş olması Osmanlı hanedanının Türk olmadığını ileri sürmek isteyenlerin ve Ertuğrul hakkında şüphe edenlerin zan ve tahminlerini tashih ettirmektedir.
  4. Süleyman Paşa’nın vefatı tarihi bir kısım kaynaklardan Aşık Paşa zâde’de 758 (1357), Oruç Bey, Lütfi Paşa’da 759 (1358), Neşri, Hammer, Hayrullah Efendi, Ali, Solak zâde 760 (1358). Tâc-üt-Tevarih, Müneccimbaşı, Haber-i Sahih’de vakfiyeye uygun olarak 761 (1360) de gösterilmektedir. Nücumî takvimlerde de muhtelif tarihler vardır.
  5. Gazi Orhan Bey vakfiyesi. Belleten, sayı 19, sene (1941) s. 277.
  6. İbn Batuta, görüşmüş olduğu Orhan Bey’in lâkabının Ihtiyarüddin olduğunu zikrettiği gibi (Şerif Paşa tercümesi, I. s. 341) … … … … … ismindeki arapça Münşeat mecmuası da (Paris Millî kütüphanesi yazmaları, numara 4437) lâkabının Seyfüddin olduğunu kaydetmektedir.
  7. Suleyman Paşa’nın Akyazı, İzmit, Geyve, Göynük, İznik. Bursa ve Bolayır ve Gelibolu’da cami ve medreseleri vardır.
  8. Enverî (Dusturnâme) Merhum Profesör Mükrimin Halil Yınanç neşri, s. 83.
  9. Başbakanlık arşivi, Fekete tasnifi, vesika numarası 8 de Şeyh Paşa’nın 831 (1427), tarihli vakfiyesinde mülkünün bulunması dolayısiyle adı geçiyor.
  10. Akşehir’de Rumeli Fatihi Süleyman Paşa’nın kerimesi mezarı (Tarihi Osmanî Encümeni mecmuası, Ahmed Tevhid. Sene 8, s. 106).
  11. Topkap sarayı arşivi 7409 numaralı vesika. Karaoğlan vakfına aid. 1418, 4018, 5305, 7401 numaralı muhasebe defterleri, Karaoğlan Suğru, Bacı, Örtülü Sandul veya Sundul, Tirse, Katırözü, Elberk, Hüseyinler, Altuntaş, Eğriçay.
  12. Tarih-i Osmanî Encümeninin neşrettiği Osmanli tarihi, s. 630 ve Ali, c. V, s. 21
  13. Orijinal Vakfiye Topkapı sarayı müzesi arşivinde 7792 numaradadır.
  14. İhda ( …. ) kelimesi vakfiyede siyakat rakkamiyle yazılmıştır.
  15. İznik’te Karaca oğlan zaviyesine dair halen hiçbir eser olmadığını, ora müzesi müdürlüğü 23-9-1962 tarihli mektubiyle bildirmiştir.
  16. İznik’e tâbi şarkan Keşkeş ve Cenuben Gökdağı garben Ercik ve şimalen Akça kaya ve Kızılcahisar ve Sundullu hududlariyle mahdud Karagöz nahiyesinden Tirşe ve Katırözü yaylağı.

Figure and Tables