Pergae fanum antiquissimum et sanctissimum Dianae scimus esse: id quoque ete nudatum ac spoliatum esse, ex ipsa Diana quod habebat auri detractum atque ablatum esse dico.
CİCERO, AD VERREM II, 1, 20, 54
Roma’nın Anadolu’da Quaestor olarak görevlendirdiği Verres M. Ö. 80/79 yılında Perge’de çok eskiden kurulmuş tapınaktaki Perge Artemisi’nin kült tasvirinden bütün altınları çalmakla suçlandırılıyor[1] Bu olayda Perge’li hekim Artemidoros da kendisine yardımcı olmuştur[2]. Verres bu altınları bizzat kült tasvirinin üzerinden mi çalmıştır[3], eğer böyle ise bunlar tasvirin üzerinde nasıl duruyordu, onunla nasıl bağlanmaktaydı ve en önemlisi tanrıça Perge’de nasıl tasvir edilmişti[4] ?
Antik çağda büyük üne sahip Perge Artemisi kült heykelinin nasıl bir görünüşü olduğu hakkında yakın zamana kadar ancak sikke tasvirlerinden bilgi edinilebilmekteydi. M, Ö. III. ve II. yüzyıla tarihilenen en eski sikke kabartmaları üstünde elinde asa ve çelenk tutan, kısa hiton ve çizmeleri ile Yunan Artemisi tipinde bir tasvir bulunmakta[5], fakat tasvirin yanında mahallî lehçe ile yazılmış ͶΑΝΑΨΑΣ ΠΡΕΙΙΑΣ ibaresi okunmaktadır[6]. Dil incelemeleri sonucunda ͶΑΝΑΨΑΣ ΠΡΕΙΙΑΣ’ın M. Ö. 3. bine ait Anadolu’nun yerli tanrıçalarından biri olduğu ve başlangıçta Perge’deki ana tanrıçanın bu adı taşıdığı anlaşılmıştır[7].
Ana tanrıça kültüne en eski çağlardan itibaren Anadolu’nun her yöresinde raslanmaktadır. Her türlü bolluk ve bereketi sağlayan, bitkilerin ve hayvanların üzerinde büyük kuvvete sahip, tarımı koruyan bu tanrıçanın özellikleri doğal koşullara bağlı olarak gelişmiştir. Eski ana tanrıça kavramı, göçler sonucu batı ve güney Anadolu topraklarına yerleşen Yunanlıların tanrıları ile karışmış ve Hellen etkisinin artmasıyla Yunan tanrıları ile yer değiştirmiştir. Bunlarda ortak, akraba özellikler zaten mevcuttu, böylelikle Anadolu’nun birçok yerlerinde çeşitli yerli adlar altında eski ana tanrıça kültü devam etmiştir[8]. Perge Artemisi de bu eski yerli tanrıçalardan biri olup Hıristiyanlığın yoğunlaşmasına kadar bu bölgede uzun süre önemini korumuştur. Ününün Pamphylia içinde kalmayıp bu bölgenin sınırlarını aştığı ve geniş bir çevreye yayıldığı çeşitli yerlerde bulunan yazıtlardan ve sikkelerden anlaşılmaktadır[9].
Sikkeler üzerinde görülen tanrıçanın kült tasviri Perge’de en erken M. Ö. II. yüzyıldan itibaren başlamakta[10] ve Roma İmparatorluk Devri sikkeleri üzerinde[11] çok sayada tekrarlanmaktadır (lev. I). Bu sikkelerde tanrıça çoğu zaman ion nizamında (lev. I 1-10), bazen korinth nizamında[12] (lev. I, 11) bir tapınak[13] içinde durmaktadır. Bunlarda, hilâl ve yıldızdan başka, birçok hallerde ne oldukları kesinlikle anlaşılamıyan ve açıklanamıyan atribüler de gösterilmiştir[14]. Bir Karakalla sikkesi üzerinde ise başında sur tacı, elinde bereket boynuzu olan Tykhe, diğer elinde Perge Artemisi’nin kült tasvirini tutmaktadır[15]. Sikkenin yuvarlağı içinde kalan küçük bir yüzeye tasviri bütün ayrıntıları ile işlemek imkânsızdır ve sikke kabartmalarından ancak Yunan Artemisi’nden farklı, idol şeklinde eski yöresel bir kült tasvirinin söz konusu olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebepten Perge tiyatrosunun skene frons’una ait bir paye üzerindeki kabartma (lev. II, 17) tanrıçanın kült tasviri hakkında daha iyi ve belirgin fikir verdiğinden önem kazanmaktadır. İlk olarak bununla sikke kabartmaları dışında, ayrı bir malzeme üzerinde Perge Artemisi’nin bir tasviri ile karşılaşılmaktadır[16].
Kabartmanın tiyatro içindeki buluntu yeri ve durumu kesinlikle bilinmemektedir, ancak sahne binasını süsleyen mermer payelerden biri olduğu anlaşılmaktadır. 1,30 X 0,56 X 0,70 m. ölçüsündeki parçanın bir yanı ve aşağı kısmı kırıktır, üç yan yüzey ve üst yüzey sağlam kalmıştır. Üst yüzeyde başka bir blokun, belki paye başlığının yerleştiğine işaret eden kenet deliği vardır, fakat blokun üst kenarı kademeli bir profil ile sınırlanmıştır. İki yan yüzey üzerinde kabartma figürlü süsleme yer almakta, üçüncü yüzey ise boş bırakılmış, fakat düzenli işlenerek hafif bir kabarıklık verilmiştir. Tamamen kırılmış olan dördüncü yüzeyde kabartma bulunup bulunmadığı anlaşılmamaktadır.
Kabartmalardan birinde omuzları üzerinde hilâl bulunan bir kadın büstü ve çıplak bir çocuk tasvir edilmiştir (lev. III, 19). 7,5 cm. genişlikte bir yumurta şeridi ile sınırlanan uzun dikdörtgen yüzeyde yukarıya doğru uzanan yaprak kılıflı iki akant dalı birbirleri ile kesişerek iki çerçeve meydana getirmekte, altta dörtte üç profilden sağ yana dönen çıplak bir çocuk figürü iki yandaki akant dallarına uzanmaktadır, üstte ise karşıdan gösterilmiş kadın büstü yer alır. Ortadan ayrılmış saçları alnın üzerinden iki yana doğru dalgalı inmekte ve başında saçları tutan ince bir band bulunmaktadır. Omuzlarda tutturulmuş elbise kıvrımları göğüsler üstüne dökülür. Kabartmanın özelliğini omuzların arkasında yükselen hilâl meydana getirir ki Perge’de omuzunda hilâl ile gösterilmiş tanrıça ilerde söz konusu edilecek Artemis kabartmalarında da tasvir edilmiştir.
Taşın diğer yüzeyindeki kabartmada Perge Artemis idolünün ilk defa taş üzerinde bir tekrarı ile karşılaşılmaktadır (lev. III, 18). Idolün yüksekliği 0,62 m., genişliği 0,24 m. olup kabartma yüksekliği 7 cm. dir. Kabartma yüzeyi 5 cm. genişlikte bir Lesbos kyması ile çerçevelenmiştir. İdol ile Lesbos kyması arasında kalan yüzeyi akant yaprakları kaplamaktadır. Tasvir, yüksek bir kalathos taşıyan başın bulunduğu, yukarıya doğru iki yandan eğimli daralan üst kısım ve dikdörtgen etek kısmı olmak üzere bir yumurta şeridi ile başlıca iki esas bölüme ayrılmaktadır.
Üst kısımda en önemli yeri yüksek bir kalathos giymiş tanrıçanın başı almaktadır (lev. IV, 20). Yukarıya doğru genişleyen, sağ üst yanı kırılmış olan bu kalathos’un üst kısmını çeşitli kalınlıkta, şematik yaprak bezemeli bandlar sınırlar. Kalathos’un baş ile yaprak dizilerine kadar yüzeyinde üst üste sıralanmış, kanatları iki yana kalkan sfenks protondan tasvir edilmiştir, fakat yüzey aşınmış olduğundan kesinlikle belirmemektedir. Yalnız yüzü açıkta bırakan bir baş örtüsü yanakları ve çenenin altını sarmış, kalathos bunun üstüne giyilmiştir. Yüzde yalnız gözler sağlam kalmış, burun ve ağız aşınmıştır. Boyun yerinde yüksek plili bir yaka vardır. Boynun altında uçları yukarı bakan bir hilâl bulunmakta ve iki ucundan yukarıya doğru iki yanda, beşer tane büst sıralanmaktadır. Aşağıdan birinci ve ikinci büstler arasında birer boğum veya yumru bulunmaktadır. Hilâlin altında, ortada sapları ile birbirine tutturulmuş bir çift kymbalon yer alır[17]. Baş, hilâl ve büstler iki yanda yukardan aşağıya doğru uzanan ve yüz hizasında iki yana küçük birer dirsek yapan düz bandlar ile çerçevelenmektedir. Bu bandlar aşağıda her iki yanda ikişer tane alevsiz tasvir edilmiş meşale tutamının ortasına rastlar. Bandların dışında, soldaki yandan sağdaki karşıdan gösterilmiş iki Nike figürü bulunmakta ve sağ ellerindeki çelengi yukarıya doğru kaldırmaktadırlar. Nikelerin üstünde kalan küçük üçgen yüzeylerde yine üst üste üçer büst sıralanmıştır. Toplam olarak on altı büst bulunmaktadır. Bunlar belki ana tanrıçanın beraberindeki korybantlardı[18].
Yukarda yumurta şeridi ile sınırlanmış dikdörtgen etek bölümü 1 cm. genişlikte şeritlerle ayrılan üst üste 7-8 cm. genişlikte üç friz kapsamaktadır (lev. IV, 21). Frizlerde uzun elbiseli, hareketli, dans eden, müzik yapan figürler yer alır. Bu gün yüzey aşınmış olmakla beraber aslında da ayrıntıların ince ince verilmediği anlaşılmaktadır. Figürler kaba çizgilerle, fakat gölge-ışık ile plastik etki bırakacak şekilde işlenmişlerdir. Üsteki ilk frizde yandan ve karşıdan gösterilmiş yanyana yedi figür yer almakta, soldan birinci figür elindeki lyra ile sağa doğru ilerlemekte, üçüncü ve dördüncü figürler omuzları üzerinde ne olduğu anlaşılamıyan bir nesne taşımakta, diğerleri hareketli kolları ve elbise kıvrımları ile bir dans sahnesine işaret etmektedirler. Orta frizdeki altı figürde, uçuşan elbise kıvrımları, lyra çalan birinci figür ve kymbalon çalan üçüncü ve altıncı figürlerle bu dans sahnesi daha hareketli bir şekilde devam etmektedir. Üçüncü frizde ise daha sakin, karşıdan gösterilmiş beş figür yer almaktadır. Ortadaki figür diğerlerinden ayrılarak daha belirgin ortaya çıkar, belki burada dansı idare eden rahibe gösterilmek istenmiştir [19].
Başlangıçta tanrı ve idol eş anlamdadır. Tanrısal kuvvet idolün kendisidir, tanrı idoldedir, onun içinde durur. İlk şüphe idolden heykele geçişle, Yunan Arkaik çağı tanrı heykelleri ile başlar ve bundan böyle artık tanrının tasvirleri ortaya çıkmaktadır[20]. Yunanistan ve Küçük Asya’da ilk tanrı tasvirleri yazılı kaynaklara göre ξόανοv, yani tahtadan oyulmakta, bunun üzeri bazen madenî levhalarla kaplanmaktadır. Bu kaplama levhaları altın, gümüş veya bronzdan olabilir[21]. Yunanistan’da Amyklai Apollon’u ve Isparta’da Athena Khalkioikos gibi yassı kült heykellerinde tahta çekirdeğin üstüne bronz kabartmalar giydirilmişti[22]. Thebai’daki Dionysos’un çok eski tahta idolü Polydoros tarafından bronz levhalarla kaplanmıştır[23]. Karia’daki Labranda şehrinde eski bir tapınakta Zeus Stratios’un ksoanonu duruyordu[24]. Ephesos tapınağının ünlü “gökten düşen” tasviride Xenophon’a göre[25] sedr ağacından yapılmış olup tamamen altınla kaplanmıştı. Magnesia’daki Artemis Λευϰοφρυηνή tasviri de büyük bir ihtimalle tahta çekirdek üstünde altın kaplamaya sahipti[26]. Bütün bunlara bağlı olarak, Verres’in Perge Artemisi’nden çaldığı altınlar da, Anadolu’daki diğer iki büyük Artemis gibi Perge’de de altın kaplamalı ahşap bir tasvirin söz konusu olabileceğini hatıra getirmektedir.
Perge Artemisi’nin sikkeler üzerindeki tasvirine göre konik bir taş, bir baitylos olduğu ve üzerinin madenî kaplama şeritlerle süslendiği ileri sürülmektedir[27]. Belki British Museum’daki Nerva zamanına ait iki sikke kabartması üzerindeki şematik tasvir (lev. I 7-8) böyle bir sanı verebilir[28]. Bu kült tasvirinin en eski şekli belki Anadolu’nun Kybele kültündeki kutsal taşlar gibi bir baitylos olabilirdi, fakat bunu ispatlamak için kesin bir bilgiye sahip değiliz; yazılı kaynaklarda bu konuda hiç bir kayıt yoktur. En erken M. Ö. II. yüzyıl sikkeleri üzerinde görülmeye başlıyan ve tiyatroda bulunan kabartmada tasvir edilen tanrıça ile şekilsiz kutsal taş, baitylos arasında bağlantı kurmak zordur. Perge tasvirinin daha çok tahta çekirdeğin üzeri madenî levhalarla kaplanmış ilk kült heykellerinde papelcileri aranmalıdır. Daha sonra, M. Ö. II. yüzyıldan M. S. III. yüzyıla kadar Küçük Asya'nın birçok Yunan şehirlerinin sikkeleri üzerinde idol şeklinde eski yerli tanrı tasvirlerine raslanmaktadır[29]. Bu tasvirler eski yerli tanrıların kült formlarına dönülen bir devreye işaret ederler[30]. Ana maddesi ister taş, ister tahta olsun, bir fetişe yaklaşan formu ile tanıdığımız Perge Artemis tasviri de Anadolu’daki diğer kardeşleri gibi büyük bir ihtimalle bu devirde yeniden yaratılmış olmalıdır. Zaten M. S. II. yüzyılda yaşamış olan Ephesos’lu Artemidoros, Ephesia ve Eleuthera’nın yanısıra Pergaia’nın da eski şekline tapınılmasını sağlık vermektedir[31].
Artemis kültünde eskidenberi dans ve müzik mevcuttur. Toprağın uyandığı ilkbahar aylarında ve hasat bayramlarında şarkılı danslarla tanrıça kutlanırdı. Birçok yerlerde Artemis bayramlarında genç kızlar halka dansı yaparlar, şarkılar söylerler, bazıları ellerindeki kymbalon, tympanon, flüt gibi çeşitli çalgılarla bu danslara katılırlardı[32]. Açık havada yapılan bu törenlerde tahta fetişler ağaçlara asılır veya kütükler üzerine konur, çevresinde yapılan danslarla toprağın bereketinin sağlandığına inanılırdı[33]. Artemis Ephesia kült tasvirinin şerit ve kumaşlarla süslendiği[34], esas kült töreninin ilkbahar’da ’Αρτεμισιών ayında yapıldığı bilinmektedir[35]. Perge Artemisi için dc bu türlü kutlama törenlerinin olduğu muhakkaktır[36]. Kabartmada ve sikkelerdeki tasvirlerde etek kısmında üst üste yeralan frizler içinde görülen hareketli dans ve müzik sahnelerinde bu bayramların anlatılmış olması mümkündür. Etek kısmında kabartmalı bezemeye sahip tanrıça tasvirlerinde en zengin örneği şüphesiz ki Ephesos Artemisi vermektedir, ancak Ephesos Artemisi’nin silindirik etek kısmında frizden çok kare veya dörtgen bölmeler içinde tanrıçanın bitki ve hayvanlar üzerindeki etkenliğine işaret eden hayvan ve bitki motifleri yer almaktadır[37]. Perge Artemisi’ne daha yakın bir paralel Karia Aphrodite’sinde görülmektedir[38]. Frontal idol tipindeki ana tanrıçalar serisine giren bu tanrıçanın da kült tasvirinin altın levhalarla kaplanmış tahtadan olduğu ileri sürülmektedir[39]. Bu kült tasvirini tekrarlayan, İstanbul Arkeoloji Müzesindeki 0,90 m. yükseklikte, M. S. I. yüzyıla tarihlenen ve Aphrodisias yakınlarından gelme mermer bir kabartmada[40] karşıdan gösterilen tanrıçanın başında yüksek bir başlık bulunmaktadır ve elbisesinin etek kısmı kabartmalarla süslü üst üste yatay bölmelere ayrılmıştır[41] (lev. V, 22). Orijinalde bu kabartmalı bandların yerinde altın levhalar bulunuyordu[42]. Perge Artemisi’nin de orijinalinde etekteki kabartmalı frizin altın levhalarla kaplı olduğu düşünülmelidir.
Tiyatrodaki kabartma yapılırken Artemis kült tasviri muhakkak ki tapınakta duruyordu. Bunun küçük bir modelini tiyatroda taşa geçiren ustanın, orijinali bütün ayrıntıları ile vermediği, bunu gereksinmediği de anlaşılıyor. Örneğin etekteki friz sayısı, sikke tasvirleri de göz önünde tutulacak olursa, iki ile beş sıra arasında değişmektedir[43]. Bütün bu örneklerde ancak genel görünüşte uygunluk aranarak kült tasviri çoğaltılmıştır. Ayrıca Perge Artemisi’nin küçük gümüş heykelciklerinin Artemis şenliklerine gelenlere Ephesos’daki gibi, hatıra eşyası diye satılmış olması mümkündür[44]. Kazılar ilerledikçe Perge Artemisi’nin tiyatroda bulunan kabartmasına başka örneklerin de ekleneceği ve bu konudaki bilgimizin artacağı muhakkaktır.
Tiyatroya ait paye üzerindeki Artemis kabartmasının kesin tarihlenmesi tiyatrodaki mimarî parçaların incelenmesi sonunda mümkün olacaktır. Bu parçalarda M.S. II. ve III. yüzyıl üslûpları özellikle sütun başlıklarında ve friz bloklarında görülebilmektedir. Artemis kabartması, akant yapraklarının işlenmesi ve taşın diğer yüzeyindeki kabartmanın üslûbu bakımından II. yüzyılın ortalarını ve ya en erken Antoninler devrini hatıra getirmektedir[45].
Perge’de bugüne kadar ele geçen Artemis kabartmalarından ilgi çekici diğer bir örnek yuvarlak bir levha, bir disk üzerindeki kabartmadır. Bu kabartma şehrin dışında ve güneyinde, harabenin yayıldığı alanı güney doğuda doğal olarak sınırlayan İyilik belenin eteklerindeki düzlükte bulunmuştur[46].
0,90 m. çapındaki disk, Perge’de pek rastlanmıyan ince gözenekli mor damarlı bir mermer türünden olup, 4,5-5 cm. kalınlıktadır. Arka yüz kaba işlenmiştir, üstte altta ve iki yanlardaki kenet delikleri bir yere bağlanmış olduğuna işaret etmektedir. Dairenin etrafını 7-8 cm. kalınlıkta bir band çevirmektedir. Bu bandın içinde oniki burç tasvir edilmiştir. 0,82 m. çapındaki iç daire yüzeyi üzerinde ise Artemis, çevresinde onunla ilgili figürler yer almaktadır. Taşın sol yanı bir burç tasviri tamamen, yanındaki kısmen kaybolacak şekilde kırılmıştır. Sağ yanda daha küçük bir kırık vardır, kabartmaların yüzeyi hayli aşınmış ve kırılmıştır (lev. VI, 29.).
Burçları kapsayan çevreleyici band aşağı yukarı 0,20 m. genişlikte, herbirinin içinde bir burcun sembolü kabartmaya sahip, oniki bölmeye ayrılmıştır. Sol yandaki kırığın üstünden bağlıyarak sırasıyla ilk bölmede balık kuyruklu yaban keçisi şeklinde oğlak burcu (Αίγοκερως, Capricornius), yanında elinde yay tutan kentauros ile yay burcu (Τοξότης, Sagittarius) gelmektedir. Bunu akrep (Σκόρπιος, Scorpio) izler. Arkasında iki yana açtığı kollarıyla uçar durumda bir figür olarak gösterilen terazi burcu (Χηλαί veya Ζυγόs, Libra) yer almakta ve sağ elinde terazi tutmaktadır. Başak burcu (Παρθένος, Virgo) bir önceki figüre benzer tasvir edilmiştir, fakat iki yana uzanan ellerinde ikişer sap başak tutar. Sonra sırasıyla aslan (Λέων, Leo), yengeç (Καρκίνος, Cancer), İkizler (Δίδυμοι, Gemini), boğa (Ταύρος, Taurus), koç (Κριός, Aries) ve balık (’Ιχθύες, Pisces) gelmektedir. Balığın kuyruk kısmı kırılmıştır. Bundan sonraki kaybolan bölmede kova burcu (‘Υδροχόος, Aquarius) yeralıyordu.
İç yüzeyde en önemli yeri dairenin üst yarısında 0,40 m. yüksekliğinde Artemis’in büstü kaplamaktadır. Baş tamamen kırılmış, gövdenin üst yüzeyi aşınmıştır. Sol tarafta elbisesi, kolu ve omuz başını açık bırakmakta ve okdanın üstü ile bunu tutan band görülmektedir. Sağ tarafta ise aşınmış olmasına rağmen kumaşın omuzu örterek göğüslerin altında yatay uzandığı anlaşılmaktadır. Omuzların arkasında hilâlin iki ucu yükselmektedir. Hilâlin uçlarının yanında iki yıldız bulunmaktadır.
Dairenin alt yarısında ve büstün yanlarında kalan boşluklarda figürler yer almaktadır. Sağda ileriye doğru koşan 0,24 m. yükseklikte, üst yüzeyi aşınmış, arkaya doğru uçan pelerini ile bir figür sağ kolunu ileriye doğru uzatmış, elinde bir yay tutuyor olmalıydı (lev. VII, 31). Yayın iki ucunun izleri görülmektedir, bir ucu yukarda hilâlin üstüne değiyor. Figürün bastığı zemin belirtilmiştir. Bunun karşısına rastlıyan yerde, Artemis büstünün sol yanında iki figürlü bir gurup yer almaktadır (lev. VII, 30). Geniş gövdeli bir kadın sol kolu ile daha küçük bir figüre sarılmış onu korumakta, kadının elbisesinin ucu, figürün arkasında dalgalanmaktadır. Her ikisinin bastıkları zemin belirtilmiştir. Artemisin iki yanındaki bu üç figür arasında bir bağlantı aranabilir. Çocuklarını Apollon ve Artemis’in oklarından korumaya çalışan Niobe’nin hikâyesi bağımsız heykellere olduğu kadar kabartmalara da konu olmuştur[47]. Bu tasvirde de Çocuklarından birini Apollon’un oklarından korumaya çalışan Niobe’yi görmek mümkündür.
İç dairenin alt yarısında sağ tarafta çıplak bir erkek karşıdan tasvir edilmiştir, başı ve gövdesi kırılmıştır, sağ kolun yukarıya kalktığı anlaşılmaktadır. Dizden bükülü sol bacağının üzerine oturmakta, ileriye uzanan sağ bacağının üstüne bir köpek atlıyarak onu ısırmaktadır. Figürün altında, onun bulunduğu yere işaret eden, dalgalı çizgilerle temsil edilen bir dere akmaktadır. Burada yine Artemis mitologyası ile ilgili bir olayı tanıyabiliriz. Artemis’i derede yıkanırken seyretmeye cesaret eden Aktaion, tanrıça tarafından kendi köpeklerine parçalatılarak cezalandırılmıştır[48].
Artemis büstünün altında, yalnız başı aşınmış, bir kadın figürü yer almaktadır. Yukarıya doğru kaldırdığı kollarıyla Artemis’in elbisesinden uzanan kumaşın ucunu tutmaktadır (lev. VII, 32). Üzerinde çıplak ayak bileklerine kadar inen uzun bir elbise vardır, üstüne kısa bir hiton giymiş ve sağ taraftan omuzunun üzerinden bir kumaş parçası aşağıya doğru sarkmaktadır. Sola doğru ilerleyen figürde bacaklar yandan, gövde karşıdan, baş geriye dönük tasvir edilmiştir. Önünde çömelmiş, yüzeyi aşınmış, olasılıkla çıplak bir kadın figürü daha yer almaktadır. Bunlarla belki Artemis’in çevresindeki nympheler tasvir edilmek istenmiştir.
Sol alt yanda, Niobe ile nymphe arasında iki figür daha bulunmaktadır ki bunlardan üstteki yarı uzanmış hacimli bir erkek figürüdür, üst yüzeyi ve başı aşınmıştır (lev. VII, 32). Üzerinde sırtından aşağıya doğru inen, göğsü ve karnı açıkta bırakan, fakat bacakların üst kısmını örten bir elbiseye sarınmıştır. Dirsekten bükülmüş sağ koluna dayanmakta, sol kolu ileriye uzanmış ve elinde kolu örten bir dal tutmaktadır. Altında, boylu boyunca uzanmış çıplak küçük bir figür tasvir edilmiştir. Bu yarı uzanmış hacimli figür ilk bakışta bölgedeki, sikkeler üstünde rastlanan nehir tanrısı tasvirlerini hatırlatmaktadır[49]. Büstün çevresinde yer alan bu figürlerde Yunan Artemisi mitologyası ile ilgili olayların anlatıldığı anlaşılıyor. Bunların en azından ikisini, Niobe ve Aktaion’u açıkça görmek mümkün olmaktadır. Diğer figürlerin teşhisinde ise bu kadar kesinlikle karar verilemiyor.
Diskin ilgi çekici yönü çevresindeki on iki burç tasvirinde kendini göstermektedir. Kova burcu (Υδροχόος, Aquarius) hariç diğerleri tam olarak korunageldiğinden Zodiakın oniki işaretinden onbirinin hangi figürlerle tasvir edildiğini anlıyabiliyoruz[50]. Yunan ve Romalılar’da gök kubbedeki yıldız veya burçların sembolik tasvirleri astronomi ile ilgili olduğu kadar, eserler üzerinde de bezeyici anlamda kullanılmıştır[51]. Yunanistan’da gündelik eşyalarda, kalkanlarda, vazolarda ve belki gemmalarda ilk zamanlardan itibaren yıldız tasvirleri yer almış olmalıdır[52]. Homeros’da Akhilleus’un kalkanında gökteki bütün yıldızların tasvir edildiği zikredilir[53]. Daha sonra Zodiak tasvirleri süsleyici olarak mantolarda, mysterler kültü giysilerinde ve yemek kaplarında kullanılmaktadır[54], Zodiak tasvirlerinin mimari ile bağlantısı, gök kubbenin sembolü olarak özellikle kubbelerde uygun bir yer bulmaktadır. Side’de Agora’daki yuvarlak Tykhe tapınağının küçük kubbesinin içinde burç tasvirlerinin olduğu anlaşılmıştır[55]. Oniki burç tasvirine sunaklar[56] ve sikkeler[57] üzerinde de rastlanır. Brindisi’de bulunan ve “unikum” bir parça olarak gösterilen 0,35 m. çapında burçlarla çevrili terra kotta bir disk üzerinde bir tanrı çifti, belki Dionysos ile Ariadne tasvir edilmiştir[58]. Ayrıca bütün tanrıların, Πάρτης θεοί, atribülerini üstünde tophyan bu disk M. Ö. I. yüzyıla tarihlenmekte, bir mezar anıtına ait olabileceği gibi, Dionysos tapınağına adak hediyesi olarak verilmesi de mümkün görülmektedir[59]. Gökler hâkimi Zeus ile burçların bağlanmasına sikkelerde rastlanır, Zeus’tın Zodiak ile çerçevelenmesi tanrının niteliğine uygundur[60]. Artemis ile oniki burcun bağlantısına gelince, bunu Ephesos Artemisi heykellerinde görmek mümkündür. Tripolis heykelinde tanrıçanın boynunda asılı girlandm altında kalan yüzeyde dokuz burç işareti kabartması mevcuttur[61], Ephesos’un “Güzel Artemis” heykelinde de aynı yerde burçlar dizilmiştir[62]. Artemisin gökyüzü ile olan bağlantısı gerek ay tanrıçası olarak hilâl, gerek yıldız gibi atribüleri ile belirtilmiştir, bu bakımdan gökyüzünün oniki burcunun sembollerini üzerinde toplaması olağandır. Ayrıca Perge’de Artemis’in kehanet ocağı bulunduğu ve zamanla hayli ün kazandığı bilinmektedir[63]. Artemis kültünün eski ve kuvvetli olduğu bu şehirde diskin tanrıçaya adak edilmesi mümkündür. Tapınak envanterini kapsayan ve aşağı yukarı aynı yörede bulunmuş bir yazıtta[64] “ Άσπιδίσκη έχουσα προσωπον Άρτέμιδος” Artemis tasvirli bir diskten birkaç yerde söz edilmektedir. Burada yazıtta geçen diskin söz konusu olduğu iddia edilemese bile bu diskin de belki bir adak hediyesi olabileceğini ileri sürmek mümkündür.
Perge Artemis kabartmaları serisine Geç Antik Kapı ile hellenistik yuvarlak kulelerin arasında kalan “Meydan”ın batı tarafındaki 1968 yılı kazılarında bir yenisi eklenmiştir. Bu kabartma, Meydanın batı tarafında, zengin mimari kabartmalara[65] ve heykeltraşlık süslemeye sahip bir çeşme binasının güney tarafında, üzeri tonoz kemerle örtülü bir nişin önünde bulunmuştur[66]. Artemis burada yalnız değil, fakat Aphrodite ve Kharitlerin de yeraldığı bir kompozisyon içinde tasvir edilmiştir (lev. VIII, 33). Tanrıçanın bulunduğu kireç taşı blok 1,50 X 1,23 X 0,40 m. büyüklüğünde olup üzerinde Artemis ile Kharitleri kapsamaktadır. Blok üç büyük parçaya bölünmüştür ve sol alt yanda Kharitlerin ayaklarının olduğu kısım eksiktir. Solda iki köşede kabartmaya zarar vermeyen küçük kırıklar vardır. Artemis figürü blokun sağında, hemen hemen yüzeyin yarısını kaplar. Figürün yüksekliği 1,13 m., kabartma yüksekliği 8 cm. dir. Tanrıça karşıdan gösterilmiş olup, yukarıya kaldırdığı sağ elinde meşale, aşağıya sarkan sol elinde yay tutmaktadır. Belinden kalın bir kemerle toplanmış, yere kadar uzanan, fakat çıplak ayakları açıkta bırakan bir hiton giyer. Kemerin üstünde kumaşın kıvrımları omuzlardan kavis yaparak dirseklere kadar kolların üst kısmını örter ve göğüsler belirtilmiştir. Bacaklar arasından ve iki yandan inen kumaş kütleleri figürün bacaklarını yansıtmaktadır. Sade, süsten uzak bir giysi ile gösterilen tanrıça, omuzlarından yükselen hilâlin arkasında, başında ışınlı hâle taşımaktadır ki gerek sikkelerde (lev. X, 39) gerekse sütunlu caddenin kabartmalı sütunlarından biri üzerindeki Artemis tasvirinde[67] (lev. IX, 35-36) aynı ışınlı hale bulunmaktadır. Tanrıçanın yüzü hiç bir hasara uğramaksızın günümüze kadar gelmiştir. Ortadan ayrılmış saçları hafif dalgalarla yuvarlak yüzünü çevrelemektedir. Karşıya bakan gözlerin gözbebekleri işlenmiş, burnu yassı, dudakları hafif aralıktır (lev. VIII, 34).
Elinde meşale ve yay ile Artemis M. Ö. II. yüzyıldan itibaren Perge sikkelerinde[68] tasvir edilmiştir (lev. I, 5). Tanrıçayı yandan ve ilerlerken gösteren bu sikkenin ön yüzünde Perge Artemisi’nin kült tasviri, arka yüzünde ise yay ve meşale taşıyan Artemis yer almaktadır. Daha sonra Traianus ve Antoninus Pius sikkelerinde[69] Artemis elinde sözü geçen iki atribüsü ile hamle yaparken, yandan tasvir edilmiştir. İlk defa III. yüzyıl ortalarında Philippus II sikkesi[70] üzerinde sağ elinde meşale, diğerinde yay ile karşıdan gösterilmiştir, fakat baş sağa çevriktir (lev. X, 38). Başında ışın tacı ile III. yüzyılın ikinci yarısında Gallienus sikkesi üzerinde[71] elinde meşale ve yay, fakat baş yine yandan tasvir edilmiştir (lev. X, 39).
Kompozisyonda Aphrodite ve Kharitlerin de bulunması ve Kharitlerin Artemis’in yanında yer almaları ilgi çekicidir[72]. Menderes Magnesiası’nda tanrıça ile beraber Kharitlerin de kutsandığı ve kültü bulunduğu bilinmektedir[73].
Kabartmada işçiliğin birinci sınıf olduğu söylenemezse de yüksek bir yerde durduğu unutulmamalıdır. Çok sağlam kalışı bakımından ve Perge Artemis kabartmaları içinde kesin tarihlenmesi yapılabildiğinden önemlidir. Aynı yerden çıkan bir yazıt, çeşme binasının Artemis Pergaia, Septimius Severus ve ailesine adak edildiğini bildirdiğinden kabartma bu devre, III. yüzyılın başına tarihlenmektedir[74].
Yukarda da işaret edildiği gibi Perge sütunlu caddesinin doğu galerisinde, kilisenin önüne raslıyan yerde, gövdelerinin üst kısmında birer kabartma taşıyan dört mermer sütun bulunmuştur[75]. Artemis kabartması (lev. IX, 35 - 36) bunlardan birincisi üzerinde olup, figürün yüksekliği 0,49 m. dir ve tanrıça Meydandaki çeşme yapısının yanında bulunan kabartma ile yakın benzerliğe sahiptir. Sağ elinde meşale, sol elinde ok ve yay tutar, sağ omuzunun arkasında okdanın üstü görülmektedir. Yine belin üzerinden bîr kemerle sıkılmış uzun, fakat daha zengin kıvrımlı bir elbise giymektedir, kollar elbisenin kumaşı ile örtülmüştür. Başında ışın sayısı daha fazla ve üst üste iki ışın tacı bulunmakta ve diğerinden farklı olarak tacın arkasından bir örtü aşağıya kadar inmektedir. Ayrıca boynunda boncuk ve yumurtalardan zengin kolyeler dizisi vardır. Artemisin çeşitli kolyelerle ve yumurtalarla tasviri Ephesos Artemisi’nde en zengin örneklerini verir[76]. Boynunda uçlan aşağı dönük bir hilâl taşıyan Karia Aphroditesi de gerek kopyalarında, gerekse sikkelerdeki kabartmalarda çeşitli kolyelerle bezenmiştir[77]. Sütunun üzerindeki kabartma daha özenli işçiliğine rağmen zaman bakımından Meydandaki kabartmadan pek farklı olmasa gerektir.
Daha erken bir tarihe ait, tanrıçanın yalnız başını gösteren bir kabartma daha vardır. Güney-kuzey yöneltisinde uzanan sütunlu caddenin başlangıcındaki takın[78] kasetli tonoz kemer bloklarında, kasetler içinde zengin bezeme yer almaktadır. Genellikle bitkisel motiflerle doldurulmuş olan kasetlerin birkaç tanesinde figürlü bezeme bulunmakta, bunlardan biri tanrıçanın başını tasvir etmektedir (lev. X, 37). 0,20 m. kenar uzunluğundaki karenin içinde 6 cm. yüksekliğindeki kabartmada baş karşıdan gösterilmiştir. Ortadan ayrılarak bir band ile tutturulan saçlar iki yana hafif dalgalanmakta ve tepede bandın üstünde bir tutam halinde toplanmaktadır. Yüz oval, burun ve ağız aşınmıştır. Kabartmaya Artemis adını verdiren, tanrıçanın Pergedeki diğer tasvirlerinde de görülen hilâl olup, çenenin altından başlıyarak sivri uçları şakakların hizasına kadar yükselir. Bu kabartma takın ve güneyindeki avlunun mimari bezemesi ve yazıtlar sayesinde II. yüzyılın ikinci on yılı içine, M. S. 121 e kesinlikle tarihlenebilmektedir[79].
Toplayış :
Perge’de şimdiye kadar bulunan Artemis kabartmaları sayıca fazla olmamakla beraber türlü Artemis tipleri görülmektedir. Şehrin baş tanrıçasının çok sayıda çeşitli tasvirlerinin yapılması olağandır ve ilerde bunlara yenileri de eklenecektir.
Antik metinlerden[80] Perge’de başlangıçtanberi Artemis kültünün varlığını, tanrıçanın ünlü bir tapınağa sahip olduğunu ve uzun süre kültün önemini koruduğunu öğreniyoruz.
Perge Artemisi kült heykelinin orijinali Perge’deki Artemis tapınağında duruyordu. Ancak Artemis tapınağının Perge’deki yerini bütün araştırmalara rağmen kesinlikle tesbit etmek henüz mümkün olamamıştır. 1968 yılı araştırmalarına kadar Perge’de tapmak olarak gösterilebilecek hiç bir kalıntı bilinmiyordu. Ünlü Artemis tapınağının yeri için ileri sürülen çeşitli ihtimaller buluntularla ya da deneme kazılarıyla ispatlanamamış ve tapınağın yeri soru olarak kalmıştı[81]. Ancak son yıl kazı mevsiminde Perge şehrine ait bir tapınak kalıntısına rastlamak mümkün olmuştur[82]. Kuzey- güney yöneltisindeki sütunlu caddenin güneye doğru uzantısı üzerinde, iyilik belen ile Koca belen arasındaki düzlükte, kuzey-güney yöneltisinde Dor nizamında bir tapmağın temelleri, stylobat ve batı uzun yanın en alt sütun kasnaklarından iki tanesi in situ olarak bulunmuştur[83]. Bu tapınağın Artemis tapınağı olduğu ileri sürülememekle beraber Perge şehri tapınaklarının yeri hakkında önemli bir ipucu elde edilmiştir, çünkü açılan tranşe içinde bir diğer tapınağa ait olması çok mümkün ion nizamında saçakhk parçalarına rastlanmıştır. Önümüzdeki yıllarda yapılacak araştırmaların uzun süre yerlerini belli etmeyen Perge tapınakları ve özellikle Artemis tapmağı için verimli sonuçlar getireceği beklenebilir.
Tapınakta duran Artemis heykeli hakkındaki bilgilerimiz ise Perge’nin yerli Artemis kültünü açıklayacak yeni buluntuların ortaya çıkmasıyla daha genişliyecektir. Şimdilik elde bulunan malzemenin incelenmesi şu sonuçlara götürmüştür; Cicero’nun verdiği bilgiden bu tasvirin altın kaplamalara sahip olduğu ve Ephesoslu Artemidoros’daki kayıttan[84] eski kült formunu koruduğu anlaşılıyor. Bu kült formu hakkında en önemli belgeler sikkeler üzerindeki tasvirlerden toplanabilmektedir. Sikke tasvirleri kronolojik olarak sıralanırsa bunlarda baştan sona kadar tam bir uygunluk bulunmadığı göze çarpar. İlk tasvirlerde (lev. I 1-6) tapınak içinde gösterilen tanrıça arkalıklı bir taht içinde duruyor izlenimini bırakır, bunlarda baştaki kalathos yüksek değildir ve göğsünde, ortada uçları aşağı dönük hilâl olmak üzere kolyeler bulunmaktadır. Bu kolyelerde önemli bir özellik olarak sütunlu caddedeki kabartmalı sütun üzerindeki tasvirdeki gibi yumurtalar asıldığı açıkça belli olmaktadır. Etek bölümünde kabartmalı friz sayısı tek sıra halinde seçilebilmektedir. M. S. E yüzyıldan itibaren sikke kabartmaları üstündeki tasvir değişikliğe uğramakta, daha farklı bir form kazanmakta ve daha şematik bir görünüş almaktadır. En önemli değişiklik üst bölümde kendini göstermekte boyunda asılı hilâlin uçları bundan böyle yukarı dönmekte ve yumurta kolyeler kaybolarak, yerine tiyatrodaki kabartmada açıkça seçilebilen büstler sırası geçmektedir. Bu büstlerin ne anlam taşıdığı belki Perge’nin yerli Artemis kültü daha iyi tanınabildiği zaman kesinlikle açıklanacaktır. Tanrıçanın Korybantları üzerinde toplamış olması mümkündür.
Çok şematik Nerva sikkesi bir yana bırakılacak olursa M. S. II. yüzyılın başından itibaren sikkelerde aynı form farklı ayrıntılarla tekrarlanmaktadır. Artık yüksek bir kalathos taşıyan figürün etek bölümündeki friz sayısı da artmakta ve tiyatrodaki kabartma sikkeler üzerindeki bu ikinci tasvir şekli ile uymaktadır. Buna dayanarak, Verres’in soygunundan sonra, M. S. I. yüzyılın sonlarında, Anadolu’daki eski kült formlarına dönüş modasının ortaya çıktığı sıralarda Perge Artemisi kült tasvirinin fetişe yaklaşan formu ile yeniden yaratıldığı ileri sürülebilir. Bu form bölgede yayılmakla kalmayıp sınırları aşmış, Pisidia’nın kuzey bölgesinde Andeda vc Pogla şehirlerinin sikkelerinden tanındığı üzere orada da aynı biçimde tekrarlanmıştır (lev. V, 23-28). Ephesos Artemisi, Magnesia’nın Artemis Leukophryene, Karia’nın Aphroditesi gibi benzerlerinde paralellerini bulan tapınaktaki orijinal Artemis Pergaianın ise büyük bir ihtimalle değerli madenlerle kaplı ksoanon olduğu düşünülebilir.
Perge’de Artemis’e dönüşen ana tanrıçanın etkisi büyük olmuş, bütün Artemis kabartmalarında bu tanrıça kendini belli etmiştir. Omuzları arkasında yükselen hilâl ve boynunda asılı kolyelerle Anadolu ana tanrıçasının Yunan Artemisi üzerinde izleri süregitmiştir.
KISALTMALAR
Akarca, Perge’de Artemis mabedi : A. M. Mansel, A. Akarca, Perge’de Kazılar ve Araştırmalar, Ankara, 1949.
V. Aulock, Syll. Pamphylien : Sylloge Nummorum Graccorum Deutschland, Sammlung v. Aulock, Pamphylien, 11. Heft, Nr. 4477 -4893, Berlin 1965.
C I G : Corpus Inscriptionum Graccarum.
Hill, B M C Lycia, Pamphylia, Pisidia : G. F. Hill, A Catalogue of the Greek Coins in the British Museum, Lycia, Pamphylia and Pisidia, London 1879.
Pace, Diana Pergaea : B. Pace, “Diana Pergaea,” Anatolian Studies presented to Sir William Mitchell Ramsay, 1923, s. 297-314.
R E : Pauly’s Realeneyclopaedic der klassischen Altertumswissen-schaft, Neue Bearbeitung.
Roscher, Lexikon : W. II. Roscher, Ausführliches Lexikon der griechischen und römischen Mythologie, Leipzig 1884-1886. Thiersch, Ependytes : H. Thiersch, Ependytes und Epos, Stuttgart 1936.
Bu yazıda Perge’de şimdiye kadar bulunan ve henüz yayınlanmıyan Artemis kabartmaları tanıtılmak istenmektedir. Bu konu üzerinde çalışmamı sağlık veren ve yardımlarını esirgemeyen değerli hocam Ord. Prof. Dr. A. M. Mansel’e teşekkür ederim.