Giriş
Bakır madeni, doğada saf olarak bulunabileceği gibi oksitli, karbonatlı, sülfitli veya arsenikli filizler ile birlikte de yer alabilir[1] . Söz konusu bu filizler ise zaman zaman volkanik kayaçlar içinde zaman zaman ise şist, kil ve kumtaşı içinde de olmaktadır[2] . Jeolojik zamanlar boyunca hareketsiz kalan Arap Plakası içindeki Mezopotamya’da maden yatakları çok sınırlıyken, hareket halinde bulunan Anadolu Plakası, bakır kaynakları bakımından oldukça zengindir[3] . Anadolu’nun birçok yöresinde oksidasyon alanları ve karst boşluklarında bakır yatakları bulunabilmektedir[4] . Söz konusu bakır yatakları özellikle Kuzey Anadolu Dağları boyunca, Orta Karedeniz ve Doğu Karadeniz ile Doğu Anadolu’da Elazığ-Malatya çevresinde, güneyde Toroslar üzerinde ve Kuzeybatı Anadolu’da yoğunlaşmıştır (Şekil 1). Anadolu’daki bakır yatakları MTA tarafından araştırılmış ve bir envanter halinde yayınlanmıştır[5] . Tarih öncesi dönemlere ait olabilecek bakır yatakları ise konu ile ilgilenen jeolog ve arkeologların yaptığı yüzey araştırmalarından bilinmektedir.
Anadolu’nun bakır yatakları bakımından zengin olması ve bunların bir kısmının da yüzeye yakın olması, Anadolu’da yoğun madencilik faaliyetlerinin erken dönemlerden itibaren başlamasını sağlamıştır[6] . Anadolu’da henüz insanların mağaralarda yaşayıp, sadece mevsimin elverdiği dönemlerde geçici kamp yerleşimleri kurduğu Epi-Paleolitik Dönem’de (MÖ 12000-9500) Antalya’daki Beldibi ve Belbaşı Mağaralarında bulunan demir oksit parçaları, metalik madenlerin daha o dönemlerden bilindiğini kanıtlamaktadır[7] . Anadolu dışında ise MÖ 11. Binyıl’da Kuzey Irak’taki Shanidar Mağarası’ndaki bir bakır minareli olan malahit buluntusu ile Kuzey Mezopotamya’da Tell Magzhaliyeh’deki MÖ 8. Binyıl’a tarihlenen bakır bız, Yakındoğu’nun en eski tekil metal buluntularıdır[8] . Ancak gerçek anlamda madenciliğin başlaması ve üretimin yoğunlaşması, insanoğlunun yerleşik hayata geçip, tarım ve hayvancılık faaliyetlerini ilk kez yaptığı Neolitik Dönem’de (MÖ 9500-5500) Anadolu’da gerçekleşmiştir. Neolitik Dönem’in PPNB olarak tanımlanan safhasında Çayönü, Hallan Çemi ile Orta Anadolu’da MÖ 9. Binyıl’da Aşıklı Höyük gibi merkezlerde boncuk, bız, iğne, kanca ve çeşitli levha parçalarından oluşan çok sayıda bakır eser bulunmuştur[9] . Bu durum dünya üzerinde gerçek anlamda ilk metal eser üretiminin bakır eserler vasıtasıyla Anadolu’da yapıldığını göstermektedir[10].
Bu makalede, Roma, Bizans ve Osmanlı Dönemlerinde kullanıldıkları kesin olarak belirlenmiş olan ve tarih öncesi dönemlerde işletilme olasılığı bulunan bakır yataklarından söz edilecektir. Ancak unutulmamalıdır ki tarih öncesi dönemler sonrasında kullanılmaya devam eden işletmelerdeki çalışmalar, erken dönemlere ait kullanım izlerine zarar vererek bunların bulunmasını zorlaştırmıştır. Ancak eldeki veriler, konu üzerinde çalışma yapan araştırmacıların, bu işletmelerin daha erken dönemlerde de işletilmiş olabileceği izlenimi edinmelerine yol açmıştır.
Anadolu Bakır Yatakları ve Tarih Öncesi Dönem Bakır İşletmeleri
Bugünkü bilgilerimize göre, Anadolu’da bilinen en eski maden işletmesi, Çorum ilinde yer alan Derekutuğun’dur[11] (Şekil 1, No: 30). Prof. Dr. Ünsal Yalçın’ın yapmış olduğu kazı ve araştırmalar sayesinde işletmede, galeriler açılarak bakır çıkarıldığı tespit edilmiştir. Bununla birlikte işletmede madenci çıraları ile Geç Kalkolitik ve İlk Tunç Çağı’na tarihlenen tüm kaplar ve çanak çömlek parçaları bulunmuştur. Yapılan C14 analizleri buradaki madencilik faaliyetlerinin MÖ 4500’lere kadar uzandığını kanıtlamıştır[12]. Bu bağlamda söz konusu bakır yatağı, Anadolu madenciliğine ışık tutması bakımdan oldukça önemlidir.
Anadolu’da Tarih Öncesi Dönemlere tarihlenen diğer önemli bakır yatakları ise Karadeniz Bölgesi çevresinde yoğunlaşmıştır. Orta Karadeniz Bölgesi’nde, Merzifon ilçesinde, önceleri Geç Frig Dönemi’nde kullanıldığı belirtilen[13] ancak daha sonra yapılan araştırmalara göre MÖ 2. Binyıl’a tarihlendirilen Bakırçay (Şekil 1, No: 11) bakır madeni ile batısındaki Gümüşhacıköy (Şekil 1, No:10) oldukça önemli maden yataklarıdır[14]. Bunun yanında Küre’de (Şekil 1, No: 9) tarih öncesine kadar uzanan maden işletmeciliği günümüzde de devam etmektedir[15]. Doğu Karadeniz’de yer alan ve halen Türkiye’nin ikinci büyük bakır yatağı olan Murgul’da (Şekil 1, No: 28) ise yapılan araştırmalarda, eski dönemlere ait cüruf yığınları, eskiye tarihlenen maden galerileri ve bunların içinde maden çıkarma araç-gereçleri ele geçirilmiştir[16]. Murgul’un özellikle İlk Tunç Çağı’nda bakır üretimi için önemli bir merkez olduğu anlaşılmıştır[17]. Bunların yanında Kozlu Eski Gümüşlük Mevkii’nde (Şekil 1, No: 14) yer alan bakır madeni yatağı, Anadolu’nun kullanılan ilk maden kaynaklarından birisi olmalıdır[18]. Buradaki ilk işletme tarihinin, MÖ 3. Binyıl’dan önce olduğu düşünülmektedir[19]. Ezebağı köyünde (Şekil 1, No: 17) ele geçirilen, cevher zenginleştirmek için kullanılan çok çukurlu taş havan, MÖ 3. Binyıl’ın sonuna tarihlendirilmiştir[20]. Bakımlı köyünde (Şekil 1, No: 15) tespit edilen cüruf deposu da İlk Tunç Çağı’na tarihlendirilmiş; Gevrek köyünde (Şekil 1, No: 16) ise yine aynı dönemde kullanıldığı düşünülen bir döküm kalıbı parçası bulunmuştur[21]. Gümüşhane’deki Karadağ Tepesi’ndeki (Şekil 1, No: 19) bakır maden yatağının çevresinde cüruf yığınları gözlemlenmiştir[22]. Ayrıca MÖ 2. Binyıl’dan itibaren madencilik faaliyetlerinin yapıldığı bilinen Giresun bölgesinde (Şekil 1, No: 18) antik çağlara tarihlenmiş birkaç bakır madeni işletmesi daha bulunmaktadır[23].
Batı Anadolu’daki erken dönem madencilik araştırmaları Wagner, Eibner, Öztunalı ve özellikle Pernicka’nın yaptığı araştırmalar sayesinde ortaya çıkarılmıştır. Söz konusu çalışmalar neticesinde, Çanakkale ilinin Çan ilçesindeki (Şekil 1, No: 3) bakır madeninin erken dönemler için önemli bir bakır potansiyeline sahip olduğu anlaşılmıştır[24]. Aynı şekilde Yuvalar köyü (Şekil 1, No: 4) bakır maden ocağında da prehistorik faaliyetlerin söz konusu olabileceği bildirilmiştir[25]. Bursa’daki Tahtaköprü bakır maden ocağının (Şekil 1, No: 7) prehistorik madenciler tarafından kullanıldığı düşünülmektedir[26]. Keleş ilçesindeki (Şekil 1, No: 6) bakır maden ocağında da eski maden işletmeciliğine dair deliller ele geçirilmiştir[27]. Balıkesir ilinde Çataldağ’ın güney kesiminde Serçeörenköy (Şekil 1, No: 5) olarak adlandırılan bakır maden ocağında, İlk Tunç Çağı’na ait çanak çömlek parçaları bulunmuştur[28]. Ayrıca Kütahya Tavşanlı’da yer alan Tepecik Höyüğü’nün kuzey yamacında bol miktarda ele geçirilen bakır cürufu sayesinde, bu höyüğün İlk Tunç Çağı’nda madencilik amacıyla kurulmuş bir yerleşme olabileceğinden söz edilmektedir[29]. 2017 yılında bu satırların yazarının başkanlığında başlayan Eskişehir ve Kütahya illeri Tarih Öncesi Dönem Yüzey Araştırması kapsamında da ziyaret edilen yerleşme, madencilik tarihinin aydınlatılması açısından çok önemlidir[30]. Trakya’da ise Kırklareli ilinde, Dereköy (Şekil 1, No: 1) ve İkiztepe (Şekil 1, No: 2) bakır maden yataklarının tarih öncesi dönemlerde kullanılmış olabileceği düşünülmektedir[31].
Orta Anadolu’da Ankara ili Karaali köyünde (Şekil 1, No: 8) bulunan cüruf yığınlarına sayesinde, bu kesimde uzun süreli bir madencilik faaliyetinin olduğu anlaşılmıştır[32]. Bunun yanında Çankırı Yapraklı’da (Şekil 1, No: 12) en azından MÖ 1. Binyıl’da kullanıldığı bilinen bir bakır madeni bilinmektedir[33]. Ayrıca günümüzde önemli bir bakır maden yatağı olan Yozgat Akdağmadeni’nin (Şekil 1, No: 13), tarih öncesi dönemlerde de işletilmiş olduğu varsayılmaktadır[34].
Doğu Anadolu Bölgesi’nde Ergani maden yatağı (Şekil 1, No: 26) erken dönemlerde kullanılmış bakır maden yataklarının başında gelmektedir[35]. Bu alandaki çukurların düzensiz ve plansız durumları, tarih öncesi dönem işletmeciliğini hatırlatır niteliktedir[36]. Kunç ve Çukur’un Yukarı Fırat Havzası’nda yaptıkları araştırmalarda ise genelde oran olarak düşük olan bazı bakır yatakları ve maden işletme izleri bulunmuş olsa da, bunların erken dönemlere tarihlendirilmesi konusuna kuşku ile yaklaşılmalıdır[37]. Bunların dışında Elazığ ili Palu ilçesinin 20 km. güneydoğusunda yer alan ve Kedak veya Gedek (Şekil 1, No: 24) olarak bilinen köyün yakınlarında ve açık işletme kalıntıları görülebilmektedir[38]. Maden ilçesinin 15 km. batısında Haçan’daki (Şekil 1, No: 25) Eski Mağara Tepesi’nde prehistorik dönemlerde bakır üretimi yapıldığını gösteren izlere rastlanmıştır[39]. Aynı ilin Keban (Şekil 1, No: 23) ilçesinde, kurşun ve çinko içeren bir bakır yatağı bulunmaktadır. Bu yörede bulunan cüruf yığınlarının, tarih öncesi dönemlerdeki madenciliğin kanıtları olduğu düşünülmektedir[40]. Tunceli Ovacık’ta Sorsivenk Mevkii’nde (Şekil 1, No: 21) ele geçen bulular, buradaki maden yataklarının erken dönemlerden itibaren işletildiğini kanıtlamaktadır[41]. Ayrıca Hozat (Dersim) ilçesinin Mamlis köyü (Şekil 1, No: 22) civarında büyük bir bakır madeni yatağı olduğu ve bu madenin prehistorik dönemlerde kullanıldığına dair izler taşıdığı anlaşılmıştır[42]. Bunların dışında, Erzincan ilinin Ilıç ilçesine bağlı Çöpler köyü[43] (Şekil 1, No: 20) ile Erzurum’a bağlı Pasinler ilçesinin Kobalkamu köyü (Şekil 1, No: 29), prehistorik dönemlerde madencilik faaliyetlerinin sürdürüldüğü düşünülen diğer alanlardır[44].
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, Adıyaman’ın Gerger ilçesi Kırmızıtarla köyünde (Şekil 1, No: 27) MTA tarafından saptanan bakır yataklarının tarih öncesi dönemlerde kullanılmış olabileceği belirtilmektedir[45]. Ayrıca Siirt Madenköy’de erken dönemlerde kullanıldığı düşünülen galeriler, ergitme fırınları ve cüruf yığınları tespit edilmiştir[46].
Sonuç
Kuzey Mezopotamya’dan bilinen birkaç tekil buluntu haricinde, dünya üzerinde bakırın yoğun olarak ilk kullanıldığı coğrafya Anadolu’dur. Bu kullanım günümüzden yaklaşık olarak 10000 yıl öncesine kadar dayanmaktadır. Anadolu’da yaşayan insanların bakır madeni konusundaki başarıları ve erken örneklere sahip olmaları, söz konusu bu toprakların maden kaynakları bakımından özellikle de bakır kaynakları açısından zengin olması ile doğru orantılıdır. Anadolu’daki bakır yataklarından yüzeye yakın olan pek çoğu, tarih öncesi dönemlerde de kullanılmış olabilir. Ancak bunlar içerisinde sadece Derekutuğun (30), Küre (9), Gümüşhacıköy (10), Bakırçay (11), Gümüşlük Mevkii (14), Bakımlı (15), Gevrek (16), Ezebağı (17) ve Murgul (28) gibi çok az bakır yatağının kesin olarak Anadolu’da henüz yazının olmadığı MÖ 3. Binyıl’da veya öncesinde kullanıldığı tespit edilebilmiştir. Erken Dönem madenciliği ile ilgili yapılan araştırmaların sayısının artması ve bu araştırmalara Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün destek vermesi, Anadolu madencilik tarihi ile ilgili bilgilerimizi arttıracak ve dolayısıyla Anadolu’nun ilk madencilerinin tanınmasını sağlayacaktır.