Giriş
Kafkasya ve İran’dan gelen büyük yolların Anadolu’ya açılan yegâne giriş kapısı konumunda olan Erzurum, ilk ve ortaçağlardan beri Anadolu’ya girme teşebbüsünde bulunan istila güçlerine karşı bölge müdafaasında önemli bir mevkie sahip olmuştur[1] . Mevkiinin askeri önemi dolayısıyla Erzurum, tarih boyunca canlı bir ticaret merkezi olma özelliği kazanmıştır[2] . Stratejik açıdan da ehemmiyetli olan Erzurum, Batı Asya ve Akdeniz’e kadar uzanan İpek yolu ticaretinin önemli bir uğrak merkezi idi[3] . Ortaçağ Bizans ve İslam kaynaklarına göre Erzurum zengin, birçok milletten tüccarın bulunduğu, halı dokumacılığının yaygın olarak yapıldığı bir şehir durumundaydı[4] . Saltuklu ve Selçuklu Türkleri dönemlerinde mühim ticarî fonksiyona sahip olan Erzurum’a Türkistan ve İran’dan gelen kervan yolları ulaşmakta, Erzincan, Sivas, Kayseri ve Konya’ya uğradıktan sonra, Akdeniz limanlarına ulaşmaktaydı. Bu güzergâhla bağlantılı olarak, Erzurum ve Bayburt üzerinden devam eden ikinci bir ticaret yolu, Trabzon İskelesine uzanıyordu. Söz konusu yollar üzerinden getirilen ticaret malları Erzurum-Erzincan, Kayseri-Aksaray üzerinden, Konya’ya taşınıyor; buradan Antalya ve Alanya İskelelerine veya yine Konya-Karaman, Adana ve Halep üzerinden Şam’a ulaştırılıyordu. Sivas-TokatAmasya üzerinden geçen diğer bir yol, Sinop Limanına ve Erzurum’dan Trabzon’a varmakta idi. Bu ticarî ilişkiler sonucu, Trabzon-Bayburt-Erzurum-Tebriz arasında işleyen kervan yolları ticaret hacmini giderek büyütmüştür[5] . Erzurum, Osmanlı hâkimiyeti altında da Anadolu ve Karadeniz’den İran’a giden askeri ve ticarî yol üzerinde başlıca merkez olma karakterini muhafaza etmiştir[6] . Bu noktada Erzurum’un içinde bulunduğu Osmanlı Devleti’nin Trabzon-Erzurum-Tebriz yolu ile Rusya’nın Gürcistan kıyılarındaki Sohum, Poti limanlarından hareketle uzandıkları Tiflis-Tebriz yolu sürekli mücadele halinde olmuşlardır[7] .
93 Harbi sonrası Erzurum Vilayeti’nin sosyo-iktisadi yapısının ele alındığı çalışmada Erzurum Vilayeti’nde görev yapan üç ayrı İngiliz Konsolosunun hazırladığı rapor ve yazışmalar kullanılmıştır. Harp sonrası hazırlanan raporlar, Erzurum Vilayeti ve çevresinde bulunan diğer yerleşim yerlerinin ekonomik ve bununla bağlantılı olarak sosyal yapısını ortaya koyacak önemli bilgiler ihtiva etmekte, vilayetin harp öncesi ve sonrası ekonomik ve sosyal yapısını karşılaştırmalı bir bakış açısıyla ortaya koyması hasebiyle önem arz etmektedir. Her ne kadar raporlar 1883, 1884, 1886 yıllarında yani savaştan bir süre sonra kaleme alınmış olsalar da, içerik olarak savaş öncesi döneme dair bilgiler de içermektedirler.
Ele aldığımız ilk rapor Erzurum İngiliz Konsolosu Harry Charles Augustus Eyres’in[8] hazırlamış olduğu 1883 tarihli rapordur. Rapor 1880, 1881, 1882 yılı Erzurum Vilayeti’nin sosyo-iktisadi hayatı hakkında ayrıntılı bilgiler sunmaktadır[9] . Bu rapor, 93 Harbi’nden sonra İngiliz Konsolosluğunca Erzurum’a dair hazırlanan ilk ticaret raporudur[10]. Araştırmamızda tespit ve izlenimlerinden yararlandığımız diğer İngiliz Konsolosu, William Everett’tir[11]. Everett’in Erzurum’a dair hazırlamış olduğu rapor Haziran 1884’de kaleme alınmıştır. Rapor, Erzurum Vilayeti’nin yanı sıra Van, Hakkâri, Diyarbakır ve Harput’un sosyo-iktisadi yapısına dair kapsamlı bilgiler ihtiva etmektedir[12]. Çalışmamızda tespitlerinden yararlandığımız diğer bir İngiliz Konsolosu, vekil konsolos yetkisiyle Erzurum’da bulunan George Pollard Devey’dir[13]. Devey’in Temmuz 1886’de kaleme aldığı raporu 1884 ve 1885 yılları Erzurum Vilayeti’nin sosyo-iktisadi yapısına dair önemli bilgiler vermektedir[14] . Zira Mübahat Kütükoğlu, Avrupa devletleri konsoloslarının Erzurum Vilayeti ölçeğinde Osmanlı ticaretini kara gümrüklerinde tutulan defterlerinden takip etmiş olduklarına ve Avrupa Arşivlerinde bulunan bu tür raporların Osmanlı ticaret hacmi hakkında önemli bilgiler ihtiva ettiğine işaret etmiştir[15].
Çalışma temel olarak İngiliz Konsolosları Eyres, Everett ve Devey’in rapor ve yazışmaları doğrultusunda ele alınmıştır.
1. 93 Harbi Sonrası Erzurum Vilayeti’nin İktisadi Durumu
93 Harbi[16] sonrası Erzurum Vilayeti’nin iç ticaretinde durgunluk yaşanmıştır. Yerli tüccarlar, talepler doğrultusunda temel gereksinim maddeleri dışında herhangi başka bir ürün tedarik etmemişler, edememişlerdir. Toprağın değeri, Rusya’nın işgal ettiği topraklarda ağır kayıpların yaşanması, Rusya’nın sınıra dayanması ve sınırda kalan Müslüman halkın kendini güvende hissetmemesi nedeniyle harp öncesi ile kıyaslandığında 4’te 1 oranında azalmıştır. Evlerin fiyatları ise gerçek değerlerinin yarısını hatta daha aşağısına gerilemiştir. Harp öncesi dönemde bir evin maliyeti yaklaşık 1.100£[17] değerindeyken 1883 yılında ev fiyatları yaklaşık 450£’e düşmüştür.
Harp sonrasında işgal ordusunun yerli tüccarlardan aldıkları ürünler için ödedikleri abartılı paralar şehirde bir miktar sermayenin birikimi sağlamışsa da Konsolos Eyres, sermayenin yavaş yavaş tükendiğini, ticarette tam anlamıyla durgunluk yaşandığını belirtmiştir. Avrupalı tüccarlar ise pamuklu ürünler haricinde Erzurum pazarında çok az ticaret imkânı bulmuşlardır. 1873 yılı Erzurum’u ile 1883 yılı Erzurum’u karşılaştırıldığında 1873 yılında dükkânların emtia çeşitliliği ve stok bakımından daha iyi durumda olduğu, savaş sonrası dönemde dükkânlarda sadece zorunlu ihtiyaç mallarının bulundurulduğu, tüccarların nüfusun yoksullaşması, satış zorluğu gibi nedenlerle pahalı ithal malları tedarik etmedikleri görülmüştür. Bu duruma ek olarak İran ulaşımının kısmi kaybı Erzurum’u oldukça olumsuz etkilemiş, 1880 transit ticaret geliri 1870’e göre dörtte bir oranında azalmıştır. Bu azalmanın nedenlerinden biri Poti ve Batum’dan Tiflis’e yeni demiryolunun yapılması, ticaret güzergâhının yön değiştirmesidir[18] . Ancak bu demiryolu hattının açılmasından önce de Erzurum’dan İran’a devam eden yolun güvensiz ve kötü olması hasebiyle ticarette büyük düşüşler yaşanmıştır.
Bölge halkının geçim kaynaklarına bakıldığında demircilik mesleği ile uğraşanların sayıca fazla olduğunu görülmektedir. Demirciliğin yanı sıra kürkçüler, dericiler, tabakçılar, halıcılar, yün temizleyiciler, kilitçiler ve saraçlar Konsolos Eyres’in raporunda bahsettiği diğer meslek gruplarıdır.
Erzurum pazarındaki fiyatlar yıldan yıla hasattaki bolluk ya da verimsizlik gibi nedenlerle değişiklik göstermiştir. Ancak fiyatların genellikle sabit kaldığı görülmüştür.
Konsolos Eyres, bir vatandaşın Erzurum’da yaşama maliyetinin çok yüksek olmadığını sadece yakacak odun fiyatının fahiş olduğunu bununda vilayete en yakın ormanın yaklaşık 8 saat uzaklıkta olmasından kaynaklandığını belirtmiştir. Odun alacak güce sahip olmayan halk yakacak olarak tezek kullanmıştır. Zorunlu tüketim mallarının ucuz olduğu vilayette Avrupa’dan ithal malların fiyatları uzaklık, nakliye masrafı gibi nedenlerle iki misline çıkmıştır.
Bölgede en fazla ticareti yapılan, gelir getiren ürün tahıldır. Tahıldan sonra ise küçükbaş hayvan ticaretinin gelir getirdiği, en düşük payı ise 2.000£ değeriyle kurutulmuş meyvenin oluşturduğu görülmektedir. Erzurum’un yaklaşık 1 yıllık pazar hasılatı 284.500£’dir [26] .
1881 yılı bütçesinde gelir-gider dengesi gözetildiğinde 7.515.105 kuruş artan olduğu görülmektedir. Konsolos Eyres, memur maaşlarının oldukça düzenli ödendiğini, askerlerin maaş ödemelerinde ise gecikmeler olduğunu belirtmiştir. Ayrıca Konsolos Eyres raporunda vilayet hazinesinin tükendiğini, yerel hükümetin merkezi hükümetin desteğine ihtiyaç duyduğunu yazmıştır[28] .
1882 yılında bayındırlık hizmetleri için harcanan miktar 1881 yılı ile karşılaştırdığımızda neredeyse iki misline çıkmış, yaklaşık sekiz milyonluk kalan ise korunmuştur. Harcamaların artmasına rağmen kalanın korunması 1882 ağnam vergisi ve diğer çeşitli gelirlerden kaynaklanmıştır[29] .
1883 yılı gelirin bir önceki yıla göre, aşar ve ağnam vergileri nedeniyle yaklaşık 5.000 kuruş arttığı görülmektedir. Vilayetin gelir ve giderlerine dair bilgiler konsoloslar tarafından yerel hükümetten alınmıştır. Gelir ve gider tabloları valinin nezaretinde hazırlanmıştır[30] .
Erzurum Vilayeti’nin 1875 (1293) yılı gelirlerini ileriki yıllar ile karşılaştırdığımızda 93. Harbi öncesi hasılatın fazla olduğu görülmektedir. Ancak o dönem itibariyle Erzurum Vilayeti’ne Erzurum, Bayburt, Pasinler, İspir, Hınıs, Tercan, Kiğı, Erzincan, Çıldır, Muş, Van, Kars, Bayezid Sancaklarının dâhil olduğu gözden kaçırılmamalıdır[31] .
2. Erzurum Gümrüğü
Osmanlı idaresi altında Erzurum gümrüğünün ne zaman faaliyete geçtiği konusunda kaynaklarda kesin bir bilgi olmamakla birlikte XVI. yüzyılın son çeyreğinde gümrükle ilgili verilere rastlanmaktadır. Erzurum gümrüğü teşkil olduktan sonra transit ticaret daha kontrollü ve verimli işletilmeye çalışılmış, bir taraftan ticarî potansiyel artırılırken, diğer taraftan da ticarî bakımdan stratejik yerler kontrol altına alınmıştır[32]. 19. yüzyılda Kars ve Ardahan gibi bazı komşu gümrükler de Erzurum gümrüğüne bağlanmıştır. Erzurum gümrüğü, Sultan II. Mahmud tarafından Erzurum redif-i mansure hazinesine aktarılmış, bağlı gümrüklerle birlikte 1832-1833’te 544.985 kuruş gelir getirmiştir. Diğer bazı gelirlerle beraber bu rakam 569.868 kuruşa ulaşmış, bu gelirlerin tamamı Erzurum’daki askerin maaş ve aylık masraflarına tahsis edilmiştir. Tanzimat’ın uygulanmasından sonra ise Erzurum’un gelirleri azalmaya başlamıştır. Ayrıca 1830-1840 yıllarında Kafkaslara yerleşen Rusların 19. yüzyıl sonlarına doğru Güney Kafkasya demiryollarını inşa etmeleri ve özellikle Culfa-Batum hattı, Erzurum’un İran transit ticaretinden elde ettiği gelirleri önemli ölçüde etkilemiştir. Buna rağmen yine de en önemli gelir kaynağı gümrük gelirleriydi. Erzurum tüccarlarının depolanmasından ve nakliyatından büyük gelir elde ettikleri transit emtianın yıllık ortalama miktarı 12-16 ton arasında değişmiştir[33] .
1880 yılı gümrük gelirini 1881 yılı ile karşılaştırdığımızda 1881 yılı gelirlerinde yaklaşık 700.000 kuruş azalma olduğu görülmektedir. Bu azalmanın nedeni ise 1881 yılında İran tütününde gümrük resminin kalkmasıdır. Konsolos Eyres, 1883 yılında transit ticarette İran’dan gelen emtiadan gümrük resmi alınmadığı belirtmiştir.
3. Galata Bankerlerine Devredilen Katkı Payı
Galata Bankerlerinin Erzurum Vilayeti’nde aldıkları katkı paylarına geçmeden önce kısaca Osmanlı Devleti’nin borçlanması ve Rüsum-ı Sitte İdaresinin kuruluşu ve işleyişine değinmenin konunun anlaşılması açısından daha iyi olacağı düşünülmektedir.
Kırım Savaşı’nın çıkması ve savaşın mali yükünün bütçeyi temelden sarsması neticesinde 1854 yılında Osmanlı Devleti, İngiltere’den 3.300.000 Osmanlı Lirası tutarında %6 faizli ve 33 yıl vadeli borç almıştır[36]. Osmanlı Devleti, bu ilk borçlanmadan 1875 yılına kadarki süreçte 15 kez daha dış borç alma yoluna gitmiştir[37]. 1 Ekim 1878’de Sadrazam Tunuslu Hayreddin Paşa’nın reisliğinde devletin gerçek gelirlerini tespit ederek bütçe hazırlamak ve bir düzen içine borçların ödenmesini sağlamak amacıyla bir komisyon kurulmuştur[38]. Bab-ı Âli, Osmanlı Bankası ve yerli alacaklılarla 22 Kasım 1879 tarihinde bir mukavele imzalanmış ve ödemelere başlamıştır. Bu anlaşma altı kalem gelire dayandığı için rüsum-u sitte (altı vergi) anlaşması ile anılmıştır. Bu mukavele ile alacaklı olan Osmanlı Bankası ve Galata Bankerlerinin kurduğu “Rüsum-ı Sitte” idaresine, müskirat, pul, İstanbul icarı ve deniz ürünleri rüsumu, İstanbul, Edirne, Bursa ipek öşürü, tömbeki ve tütün inhisarını içeren altı gelir kalemi tahsis edilmiştir[39].
1882 yılı tuz[42] ve tütün gelirinde bir hayli azalma olduğu görülmüştür. Bu azalma ise mevcut yönetimdeki bozukluk ve yapılan kaçakçılıktan kaynaklanmıştır. Tütün ticaretinde kaçakçılığın devam ettiğini belirten Konsolos Eyres, kaçakçılığı engellemenin çok zor olduğunu, bekçilerin rüşvet almaya uygun olduklarını, yeni tedbirler kabul edilmezse, gelirlerinin her yıl daha fazla azalma göstereceğini belirtmiştir[43].
Tütündeki yıllık düşüşle doğru orantılı olarak maaşlarda da düşüş olduğu görülmüştür. 1882 yılında Konsolos Eyres’in bahsettiği tütün kaçakçılığına Konsolos Everett’te değinmiş tütün kaçakçılığın arttığını, çalışanların da kaçakçılığı önleyebilmek için yeterli güce sahip olmadıklarını belirtmiştir[45] .
Osmanlı Devleti’nin tütünden aldığı vergiler, Muharrem Kararnamesi ile Düyûn-ı Umûmiyye İdaresi’ne bırakılmıştı[46]. Düyûn-ı Umûmiyye İdaresi ise, tütünden alacağı vergileri Alman ve Avusturya Bankerleri ile Osmanlı Bankası Sermayesi ortaklığıyla kurulmuş Reji İdaresi’ne bırakmıştır. Bu anonim şirket, Düyun-ı Umumiye İdaresi ve Osmanlı Devleti yöneticileri tarafından onaylanan 1883 tarihli şartname ile çalışmalarına başlamıştır[47]. Konsolos Everett, Erzurum Vilayeti tütün gelirlerinin rejinin eline geçtiğini ve aktif olarak çalıştıklarını belirtmiştir[48].
4. İthalat-İhracat
a. İthalat
93 Harbi sonrası bölgede yaşanan sükûnetle birlikte transit ticaret gelirlerine önemli ölçüde iyileşme görülmüştür. İran, dönem itibariyle pahalı emtianın büyük bir kısmının ticaretini Erzurum üzerinden yapmıştır. Özellikle 1882 yılında, 1880- 1881 yılı toplam ithalatının %50’sinden daha fazla ithalat yapıldığı görülmektedir.
Konsolos Eyres, ticaretteki bu büyümenin Erzurum’dan Tebriz’e giden yolun güvenli olmasından kaynaklandığını ancak Trabzon ve Tiflis güzergâhında deve kiralamanın daha ucuz olduğu için ticarette dalgalanmalar yaşandığınıyaşanacağını belirtmiştir[49] .
Rusya’dan keten, sığır derisi, kuzu yünü, pelerin, kıyafet, gümüş tel, ipek ve küçük bir miktar baskılı patiska ithal edilmiştir. İran’dan şal, ipek iplik, kına, tömbeki, zırnık, halı, pirinç, kurutulmuş meyve, pamuk ve yün ithal edilmiştir[51] . 1883 yılında İran’dan ithal edilen emtiayı bir önceki yılla karşılaştırdığımızda üçte bir oranında düşüş olduğu görülmektedir. Rusya’dan ithal edilen emtianın değerinde ise 1883 yılında az da olsa artış görülmüştür[52] .
İngiltere’den ithal edilen ürünler, diğer tüm ülkelerden ithal edilen emtianın yaklaşık beşte ikisini oluşturmaktadır. Bu ürünler arasında da Manchester emtiası, yaklaşık 40.000£ değeriyle en önemli kalemdir. İngiliz ürünleri ile diğer ülkelerin pazar değerini karşılaştırdığımızda İngiltere’nin ön planda olduğu açıkça görülmektedir. Bazı emtiada Rusya, İngiliz emtiasıyla az da olsa rekabet edebilmiştir. 1863 yılında önemli miktarda pamuklu eşya Almanya’dan ithal edilirken İngiliz emtiasının kalitesi ve nispeten ucuzluğu nedeniyle Alman ürünleri piyasadan çekilmiştir.
Erzurum Konsolosu Sir Robert Dalyell’in[55] 1863 yılında verdiği istatistiklerle 1880 yılları karşılaştırıldığında Avrupa’dan ithal edilen ürünlerin toplam değerinin birbirine yakın olduğu, ancak toplamda İngilizlerin piyasadaki payının öncekine kıyasla önemli oranda büyüdüğü görülmektedir. Diğer ülkeler ile kıyaslandığında 1882 yılında İngiltere’nin Erzurum piyasasındaki geliri 70.000£ iken diğer tüm ülkelerin geliri 135.000£ değerindedir. Savaş sonrası Erzurum halkının ekonomik sıkıntılar nedeniyle zorunlu tüketim mallarına yöneldikleri, buna bağlı olarak pamuklu ürünlere olan talebin azaldığı görülmektedir. 20 yıl içinde (1863-1883) Erzurum piyasasında en büyük büyümeyi Fransa kaydetmiştir, Fransa’dan yapılan ithalat 5 misline çıkmıştır. Fransa’dan ithal edilen ürünlerde ana artış kıyafet, deri ve şekerde olmuştur. 1863 yılında kıyafet ve derinin değeri sadece 650£ iken yaklaşık 20 yıl içinde 27.350£’e ulaşmıştır. Şekerin değeri 5.700 £’den 8.000£’e yükselmiştir. Bu süre içinde Almanya ile yapılan ticaret hemen hemen sıfıra inmiştir[56] .
1883 yılında Avrupa’dan ithal edilen emtiada %14.6’lık düşüş yaşanmış, en büyük düşüş İngiltere’den alınan ürünlerde görülmüştür. 1882 yılında ithal edilen emtianın değeri 70.437£ iken 1883 yılı sadece 44.050£ değerindedir ve Amerika’dan yapılan ithalat 21.200£ iken 7.720£ gerilemiştir. Amerikan ticaretini etkileyen ana etmen ise Bakü’den Batum’a giden demiryolunun tamamlanması ve ucuz Rus petrolünün daha çok ithal edilmesidir. 1883 yılı çerçevesinde sadece Avusturya ve İtalya’nın ticaret hacmi artmıştır. İngiliz tüccarlardan alınan demir ve bakır miktarı %60 düşmüştür. Sadece patiskaların olağan arzı karşılamak için yeterli olduğu görülmüştür. Deri ithalatı %27 oranında düşmüştür, halı ithalatı ise hemen hemen durma noktasına gelmiştir. Öte yandan kahve, çinko ve hırdavat ürünlerinin 1882 yılı ile karşılaştırıldığında ithalat değerinin arttığı görülmektedir. Şebinkarahisar’dan gönderilen-yönlendirilen az miktarda şap listeden çıkartılmıştır ve çay hariç diğer emtiada %10’luk bir düşüş yaşanmıştır.
1883 yılında Fransa’dan ithal edilen emtia, İngiltere’den ithal edilen emtiayı değer olarak geçmiştir, ancak önceki yıllar ile karşılaştırıldığında Fransız emtiasının ithalinde düşüş olmuş, en temel düşüş şeker de yaşanmıştır. Konsolos Everett, bu azalışı Brumn’daki Avusturya şirketinin şeker ticareti yapmasına bağlamıştır.
Avusturya’dan alınan fes, cam eşya, çanak-çömlek, kırtasiye ve çeşitli ufak tefek eşyaların ithalatında düşüş yaşanmasına rağmen, şeker, sigara kâğıdı, kıyafet, diğer yeni ürünlerle beraber 4.500£ değerindeki ticaret hacmi 41.440£’e ulaşmıştır.
Almanya’dan alınan ürünlerin değer ve miktarlarını ithalat yapan diğer ülkeler ile kıyasladığımızda Alman ürünlerinin Erzurum pazarında önemli ticarî bir değere sahip olmadığı görülmektedir. Almanya’dan sadece pencere camı alınmış, bu ürünün değeri de 800£’den 590£’e düşmüştür.
1883 yılında İsviçre’den alınan kumaşın değerinde 2.000£’lik bir düşüş olmuştur. Bu düşüş ise halkın daha çok Erzincan ve Tokat’ta baskı yapılan Manchester kumaşını tercih etmesinden kaynaklanmıştır.
1883 yılında Avrupa’dan 154.760£, İran ve Rusya’dan 135.570£ değerinde ürün alınmıştır[58].
Konsolos Devey, Osmanlı Devleti’nin diğer vilayetlerinden alınan ürünlerin değerlerine de yer verilmiştir. Erzurum Vilayeti’ne 1884 yılında 62.500£, 1885 yılında 52.050£ değerinde ürün diğer vilayetlerden alınmıştır.
İthalatı yapılan başlıca ürünler şeker, kahve, yünlü ürünler, bakır, manusa, tiftik ve bazı diğer ürünlerdir. 1884-1885 yıllarında Erzurum Vilayeti’ne ithal edilen Avrupa ürünlerinin fiyatlarında genel olarak azalma olmuştur.
Şeker: 1884 yılında olduğu gibi 1885 yılında da 6.000 balya şeker Fransa’dan ithal edilmiştir. Her balyası yaklaşık 1 ½ cwt[61] ağırlığında olan şekerin balya fiyatı 58 şilinden yaklaşık 47 şiline (47s/6d) düşmüştür. Avusturya şekerinden 1.000 balya alınmıştır, balya fiyatı 42 şiline düşmüştür.
Kahve: Kahve alımında azalma olmuştur. Kahve fiyatında da Fransa’dan elde edilen kahvenin kaliteli olmamasından dolayı 1£ 2 şilin değerinde azalma olmuştur.
Yünlü Eşyalar: Rusya ve Avusturya pazarından yaklaşık 30.000 sterlin değerinde yünlü eşya satın alınmıştır. Avusturya’dan alınan kıyafetlerin fiyatlarında yükselme olmuştur. 1885 yılında ihraç edilen ürünler arasından fiyatı yükselen tek ürün Avusturya’dan alınan kıyafetlerdir. Rusya’dan alınan ürünlerin fiyatı ise her parçası 20 şilinden 18 şiline düşmüştür. İngiliz pazeni de Rus rekabeti nedeniyle 730£’den 500£’ne düşmüştür.
Bakır: Bakır alımında artış olmuş fiyatında ise cwt başına yaklaşık 1£ düşüş olmuştur. Fiyatında düşmenin devam ettiği bakır için İstanbul’daki tüccarlar yaklaşık 63 şilin (63s/6d) teklif etmişlerdir.
Kibrit: Kibrit, önceden İtalya’dan alınırken sonraki dönemlerde Avusturya’dan alınmaya başlanmıştır. Alım 1.300 kutudan 2.000 kutuya yükselmiş, fiyatlar %16 oranında düşmüştür.
Petrol: Daha önceki dönemlerde petrol Amerika’dan ithal edilirken, 1884 yılında artık petrolün Amerika’dan ithal edilmediğini görmekteyiz. 1884’de 5.550 £ değerinde petrol, Rusya’dan ithal edilmiştir
Çay: Rusya’dan ithal edilen çayın değeri 1884’de 1.190£ iken 1885’de halkın çayı veresiye alabilmesi nedeniyle alım 3.700£’e çıkmıştır.
Şilte: Şilte, Rusya ve Manchester’dan alınmıştır. Ancak halk tarafından daha çok Manchester şiltesi tercih edildiği için Rus ürünleri, İngiliz ürünleri ile rekabet edememiştir.
İran’dan alınan emtia: İran’dan alınan temel ürünler 27.000£ değerinde ipek ve şal, ihracat için 8.000£ değerinde koyun, 5.000£ değerinde halıdır. Bunların dışında İran’dan alınan diğer mallar; nargile tütünü, pirinç, kurutulmuş meyve, kilim (Kürt ince kilim), jejim (daha çok at kıyafetleri için kullanılan yünlü ürün), ham pamuk, yün, hayvan postu, deri, kına, sarı zırnık, az sayıda at, katır ve eşektir. 1885 yılında Erzurum piyasasındaki para azlığı nedeniyle İran’la yapılan ticarette yaklaşık %20 oranında bir azalma olmuştur[62].
b. İhracat
Harp ve harp sonrası ihracatta yaşanan durgunluk özellikle 1882 yılında son bulmuştur. İhracat tekrar hareketlenmiş ve ihracatta %65’lik bir büyüme yaşanmıştır. Kıyafet, yünlü ürünler ve ipek ihracatında önemli oranda artış olmuştur. Özellikle 93 Harbi sonrası iş imkânlarının azalması, ticaretin durma noktasına gelmesinin ardından ihracattaki bu artış halkın refahı için son derece önemli bir gelişme olmuştur. Konsolos Eyres, 93 Harbi sonrasında işçi sınıfının fakirliğinin aşırı vergiler nedeniyle değil ticaretin azalmasından kaynaklandığını belirtmiştir[63] .
Erzurum’dan ihracat yapılan başlıca ülkeler İran, Rusya, İngiltere, Fransa ve Avurturya’dır. Rusya’ya ihraç edilen başlıca ürünler; kürk, deri ve keten (Rize’de imal edilmiş), mazı (Bitlis’den), pamuklu emtia (Manchester pamuğundan Diyarbakır’da imal edilmiş), ipek ve sabundur (Halep’ten). Ürünler Erzurum vasıtasıyla Rusya’ya ihraç edilmiştir. Bizzat Erzurum Vilayeti’nden tedarik edilip Osmanlı coğrafyasının diğer bölgelerine ya da diğer ülkelere yapılan ihracat çok fazla bir öneme sahip değildir. Konsolos Eyres, ticaretteki gümrük vergisinin Erzurum’dan alınmadığı, kaldırıldığı ve emtianın hesabının tutulmadığı için miktarı doğru tahmin etmenin pek mümkün olmadığını belirtmiştir. Erzurum’da üretilen, imal edilen ve başlıca satışı yapılan ürünler; kürk, deri, mum, tutkal/ yapıştırıcı, sakız, misina, deri ve buğdaydır.
Çiriş ve pastırma Osmanlı coğrafyasının diğer bölgelerine, buğdayın büyük bir kısmı Trabzon’a az miktarda ise Marsilya’ya ihraç edilmiştir[66] .
1883 yılı Avrupa’ya yapılan ihracat miktarında büyüme olmamış aksine ortalamada bir hayli düşüş olmuştur.
1883 yılında İran ve Rusya’ya yapılan ihracat 14.870£, Avrupa’ya yapılan ihracat 20.980£’dir. Türkiye’nin diğer bölgelerine yapılan satış ise 47.710£ değerindedir. Erzurum Vilayeti’ne aynı dönem yapılan ithalat 356.160£’dir, ithalat lehine denge 272. 610£ değerindedir [67]. 93 Harbi öncesi konsolosluğun hazırlamış olduğu 1872 yılı verilerinde Erzurum’dan Avrupa’ya yapılan ihracatın 1883 yılı ile kıyaslandığında 3 katından fazla olduğu görülmektedir[68] .
1885 yılı ithalatını 1884 yılı ile kıyasladığımızda yaklaşık 34.000£ üzerinde, ihracatın ise 32.000£ üzerinde olduğu görülmektedir. 1885 yılında ihracatın artması ise Şam ve Halep ile yapılan canlı hayvan ticaretinden kaynaklanmıştır.
Konsolos Devey’in 1886 yılında kaleme aldığı raporunda Erzurum’daki tüccarların son iki-üç yıldır işlerin azlığı, kârların düşüklüğü, ticaretteki bulanım nedeniyle şikâyet ettiklerini özellikle de perakende satışlarda durumun daha önce dönemlerden daha vahim olduğu belirtmiştir. Buğdaydaki bolluk nedeniyle buğday ve buğdaya bağlı ürünlerin fiyatları düşmüş, ekmek çeyrek peniye satılmıştır. Daha önceki dönemlerde tarım işçilerin hizmetlerinin karşılığında buğday verilirken, buğdaydaki değer düşüklüğünden işçiler bu şekilde ödemeyi reddetmişlerdir. Özellikle 93 Harbi sonrası gerçek mülkiyetin değerinde azalma olmuştur. 1886 yılı toprağın değerini 10 yıl öncesi ile karşılaştırdığımızda toprak değerinin bir hayli düştüğü, aynı toprağın üçte birine satın alındığı görülmektedir[72] .
Erzurum Vilayeti’nden ihracatı yapılan başlıca ürünler; buğday, keten tohumu, oğlak derisi, koyundur.
Buğday: 1885 yılında elde edilen hasatın yaklaşık yarısı Marsilya’ya ihraç edilmiş, kalan kısmı ise Trabzon’da satılmıştır.
Keten Tohumu: Keten tohumu, Liverpool’a ihraç edilmiş ve Liverpool ile yeni bir ticaret başlamıştır. Pasinler bölgesinde yetiştirilen keten tohumu, tahılın yerini almaya başlamıştır.
Oğlak Derisi: Fransız pazarlarının aranan ürünlerinden biri oğlak derisidir. Bu ürünün ihracatı Erzurum Vilayeti’nden yapılmıştır. Canlı oğlağın fiyatı Dersim Vilayeti’nde 9 penidir ve Erzurum’da çiftinin fiyatı yaklaşık 1 şilin (1s/5d), İstanbul’da yaklaşık 1 şilin (1s/1d) ve Marsilya’da yaklaşık 2 şilindir (2s/6d). Hükümet, keçi neslinin tükenmesinden korktuğu için bu ürünün ihracatını yasaklamıştır.
Koyun: Koyun ihracatı, vilayette yetiştirilen koyun sayısıyla alakalı olarak artış ya da azalış göstermiştir. 1885 yılında yaklaşık 15.000-16.000 koyun, sınır bölgesindeki İran Kürtlerinden alınmıştır. Bu nedenle vilayette 40.000 koyun artışı olmuştur[73] .
5. İç Ticaret
İç ticaret kapsamında 1882 yılında ülkenin diğer vilayet ve sancaklarından 158.575£ değerinde emtia satın alınmıştır.
Erzurum’un ticaret yaptığı sancak ve vilayetler; Van, Diyarbakır, Mardin, Bitlis, Muş, Halep, Harput, Trabzon, Erzincan, Arapkir, Ayntab, Tokat’tır. Çeşitlilik ve paha değeri bakımından en fazla emtia Bitlis ve Muş’tan alınmıştır. 45.000£’lik değeri ile en fazla alınan emtia Avrupa’ya ihraç edilmek üzere alınan tiftik kumaşıdır. Diyarbakır, Halep, Erzincan ve Arapkir’den 24.000£ değerinde alınan pamuklu emtianın hammaddesi ise Manchester pamuğudur[75] .
1883 yılında Erzurum’un diğer vilayetlerden aldığı ürünleri daha önceki yıllar ile karşılaştırıldığımızda ürünlerde önemli bir düşüş olduğu görülmektedir. Özelikle İskenderiye ve Trabzon limanı üzerinden İstanbul ve Avrupa pazarlarına sevk edilen tiftiğin alımında azalma olmuştur. Van’dan 1882 yılında alınan 9000£’lik tiftik 1883 yılında 900£’e düşmüştür. Yine tiftik ticaretinde Bitlis ve Muş’tan alınan tiftikte de düşüş meydana gelmiştir. Ayrıca daha önceki yıllarda Van Vilayeti’nden önemli miktarda mazı alınırken 1883 yılında Van’da mazının olmaması nedeniyle alınamamıştır. Keçi derisi, boyalı pamuk, palamut-pelit ve kürk alımlarında benzer düşüş görülmüştür. Yine aynı yıl Diyarbakır’dan alınan manusalar 1882 yılına oranla %50 oranında düşmüştür. Diyarbakır’dan alınan, pirinç, kurutulmuş meyve, tereyağı vb. günlük tüketim ürünlerinin miktarında önemli ölçüde düşüş yaşanmıştır. Esas düşüş Harput’tan alınan ipekte olmuştur. 1882 yılında Erzurum’a Halep’ten 10.000£ değerinde manusa alınmasına karşın 1883 yılında aynı kalitede yalnızca 400£ değerinde ürün alınmıştır. Alımlardaki azalmanın nedeni ise aynı dönemde Erzincan ve Arapkir’deki bu endüstri/sanayi kolunun canlanmasıdır. 1883 yılında taleplerde azalma olduğu insanların ürünü talep etmediği daha doğrusu satın almaya gücü yetmediği görülmektedir. 1882 yılı Erzurum’a alınan manusanın toplam değeri yaklaşık 26.000£ iken 1883 yılında 10.000£’dir ve yaklaşık %61’lik bir düşüş yaşanmıştır. 1883 yılında hemen hemen tüm ürünlerin satışında-alımında talep azlığı nedeniyle düşüş olmuştur. 1883’de bir önceki yıldan farklı olarak Rize, Bağdat, Karahisar ve Palu’dan ürün alınmıştır. 1883 yılında bir önceki yılda olduğu gibi ürün çeşitliliği ve paha değeri bakımından en fazla ürün Bitlis ve Muş’tan alınmıştır.
Manusa: Yerli üretim pamuk hem miktar hem de fiyat olarak iki katına çıkmıştır. Arapkir’e 1884 yılında 6.000£ değerinde 60.000 parça pamuk; 1885 yılında da 11.000£ değerinde 120.000 parça pamuk gönderilmiştir. Halk daha çok renklerin dayanıklılığı ve sağlamlığı nedeniyle yerli ürünleri tercih etmiştir. Yerli ürünler fiyat noktasında Manchester ürünleri ile başarılı bir şekilde rekabet ederken, rekabeti ortadan kaldırmak için perakende alımlarda İngiliz baskılı ürünlerde (27 inçin her arşınında 26 para değerinde) indirime gidilmiştir.
Tiftik: Erzurum’a daha önceki yıllarda Van, Muş, Bitlis ve Siirt’den tiftik alımı yapılırken 1885 yılında bu bölgelerden hiç tiftik alınamamış, aynı yıl sadece Diyarbakırlı tüccarlardan tiftik alımı yapılmıştır. Daha önceki yıllarla karşılaştırdığımızda tiftik ticaretinde önemli bir azalma olduğu hatta bitme noktasına gelindiği görülmektedir[79] .
Savaş sonrası dönemde önemli miktarda at, koyun, sığır, öküz, inek, Halep, Şam ve Mısır’a satılmış, 1882 yılında ise canlı hayvan satışında ambargo uygulanmıştır[80] .
Koyunların büyük bir kısmı tanesi 18 şiline Halep’e satılmıştır. Eyer takımları Muş, Bitlis, Siirt ve yakın bölgelere, iç yağı Trabzon’a satılmıştır[81].
1884 yılında Erzurum’dan diğer vilayetlere satılan ürünlerin toplam değeri 72.120£, 1885 yılında Erzurum’dan diğer vilayetlere satılan ürünlerin toplam değeri 95.350£’dir. 1885 yılında canlı hayvan sayısına bağlı olarak ihracat artmıştır. Bu azalış Şam ve Halep ile yapılan canlı hayvan ticaretinden kaynaklanmıştır.
6. Tarım
Topraklarının büyük bir bölümü verimli olan ve geniş ovaları bulunan Erzincan ve Pasinler Sancağı’nda daha çok tahıl yetiştirilmiştir. Konsolos, toprağın doğru düzgün sürülmediğini ve neredeyse hiç gübrelenmediği için mevcut arazide beş kat buğday, altı kat arpa üretildiğini, uygun koşullarda ekim yapıldığı takdirde topraktan 30 kat verim elde edilebileceğini belirtmiştir.
Vilayetin toprak verimi ve üretim açısından en zengin bölgesi Bayezid Sancağı’dır. 93 Harbi sonrasında halkın can ve mal güvenliği konusunda tedirgin olması ve buna bağlı olarak nüfusun azalmasıyla tarımda düşüş meydana gelmiştir. Tarımsal verim açısından Bayezid Sancağı’ndan sonra gelen Merkez Erzurum Sancağı’nın üretim açısından birinci sırada olduğu görülmektedir. Merkez Sancağa bağlı Tercan ve Ova Kaymakamlıkları sancağın diğer kazalarına oranla daha verimlidir. Tercan’dan elde edilen buğdayın yaklaşık yarısı, Ova ve Bayburt’tan elde edilen buğdayın üç de biri Trabzon’a satılmıştır.
Konsolos Eyres, Erzurum Vilayeti’nin genel üretim gücünde 1873-1883 yılları arasında herhangi bir artış olmadığını belirtmiştir. Yaşanan kıtlık ve çekirge saldırısı nedeniyle alınan verim yıl yıl değişiklik göstermiştir. Ancak Konsolos Eyres, kıtlık gibi bol hasatın da çiftçiler için büyük talihsizlik olduğunu belirtmiştir. Zira, vilayette mahsulün fazla olması bazı problemlere neden olmuştur. Erzurum için önemli gelir kaynağı olan buğdayın fiyatı bolluk sebebiyle bir hayli düşmüştür. Erzurum’un denize uzak olması, ulaşımın ise çok pahalı ve zor olması nedeniyle mahsullerini satamayan çiftçiler mali açıdan zorluk yaşamışlardır. Erzurum’da verimin fazla olduğu bir yılda buğdayın bir buşeli[87] 10 kuruş (1s/10d) iken bazı dönemlerde buğdayın bir buşeli 50 (9s) kuruşa kadar yükselmiş, yıllık ortalama fiyatının ise 20 kuruş olduğu görülmüştür. Arpanın fiyatı yıl içinde ortalama 6 kuruştan 17 kuruşa (1s/1d, 3s/2d) kadar yükselmiş ve dönem dönem değişiklik göstermiştir. Diğer sancaklar ile karşılaştırıldığında Bayezid’de hububat çok ucuz olduğu, buğdayın bir buşeli 7 kuruşa (1d/4s) ve arpanın fiyatı 3-4 (7d-9d) kuruşa satıldığı olmuştur[88] .
1882 yılı ve takip eden 1883 yılında oldukça verimli hasat yapılmıştır. Konsolos Everett, olağanüstü iyi hasattan sonra ulaşım zorluğu nedeniyle ürünlerin halkın elinde kaldığını, bu durumu kâra dönüştüremediklerini, bolluk nedeniyle fiyatların düştüğünü bunun da mali yapıyı olumsuz etkilediğini belirtmiştir. Erzurum Vilayeti’nde uygun mevsimde yapılan iyi hasat bile ticareti canlandıramamıştır.
1883 yılı vilayette hasat edilen tahıl miktarı; Erzurum Sancağı 1.394.020 kile; Bayburt Sancağı 717.380 kile; Erzincan Sancağı 391.450 kile; Bayezid Sancağı 335.570 kile; toplamda 2.838.420 kiledir (5.178.871 buşel). Konsolos Everett, Konsolos Eyres’e atıfta bulunarak, eğer ortalama bir yılda 3.507.537 buşel tahıl üretiliyorsa, 1883 yılında 1.671.334 buşel fazla tahıl elde edildiğini belirtmiştir. Tahıllar, yüksek fiyatlarla daha fazla para getirecek yıllar için stoklanmıştır. 1883- 1884 yılı şiddetli kar yağışı, ekinleri dondan kurtarmıştır. 1884 yılı baharının erkenden gelmesi 93 Harbi sonrası en düşük fiyatların görülmesini sağlamıştır. Buğdayın 22 okkalık kilesi 10 kuruş (1s/10 ½ d), sarıbaş 9 kuruş, arpanın birinci kalitesi 7 kuruş (1s/8 ¼ d), ikinci kalitesi 6 kuruştur (1d/1 ½ d). Konsolos Everett, vilayetin doğu bölgelerinde bu ürünlerin daha uygun fiyatlara alınabileceğini, kısa süre önce bir tüccarın Pasinler bölgesinden kilesi 4 kuruşa (9d) oldukça fazla arpa aldığını, bu uygun fiyatların devam edeceğini hatta fiyatlarda düşme olabileceğini belirtmiştir[89] .
7. Hayvancılık
Konsolos Eyres, 1881 yılı Erzurum Vilayeti’nde bulunan hayvan türü ve sayısına dair bilgi vermiştir. Ancak 1880 yılının hayvan stoku ile ilgili karşılaştırma yapabileceğimiz bir istatistiğin olmadığını belirten Eyres, hayvan sayısında son yıllarda artış olduğunu ancak sayının hala 93 Harbi öncesi rakamlara ulaşmadığını belirtmiştir.
Eyres 1882 yılı Erzurum Vilayeti’ndeki koyun sayısını vermiştir. Erzurum Sancağı’nda 450.164; Bayezid Sancağı’nda 143.084; Erzincan Sancağı’nda 152.220; Bayburt Sancağı’nda 192.814 koyun olduğunu belirtmiştir. Bu rakamları bir önceki yıl ile karşılaştırdığımızda yaklaşık 126.000’lik bir azalmanın olduğunu görmekteyiz. Bu azalma ise, 1881-1882 kışının oldukça sert geçmesi ve yemde kıtlık olmasından kaynaklanmıştır[93] .
Vilayetteki koyun sayısına bakıldığında 3 yıl içinde rakamlarda baharın kuru geçmesi, kışın ise ılık geçmesine bağlı olarak dalgalanmalar yaşanmıştır. 1883 yılı koyun sayısı 1882 yılından daha iyi, ancak 1881 yılı koyun sayısının son iki yıldan daha yüksek olduğu görülmüştür[95]. Bayezid Sancağı’nda 1872 yılında koyun sayısı 300.000 iken 1883 yılında koyun sayısının yaklaşık yarısı kadar olduğu görülmektedir[96] .
1883 yılı ilkbaharında Erzurum Sancağı’nda ve vilayetin doğu kısımlarında sığır vebası görülmüş, sığır ölümleri yaşanmıştır[97]. Konsolos Everett, halkın bu konudaki bilgisizliği ve temizlik önlemlerindeki eksiklikler nedeniyle ölümlerin şaşırtıcı olmadığını, ancak sığır vebasının vilayet dâhilinde hafif formda görüldüğünü, 1884 yılı itibariyle hastalığın tamamen ortadan kalktığını belirtmiştir[98] .
8. Endüstri
Erzurum Vilayeti’nde ülkenin diğer bölgelerinde olan sıradan esnaflar bulunmakla birlikte istisna olarak İspir, Kelkit, Şiran, Kiğı, Pasinler ve Tercan Kazalarında halı üretilmiş, vilayetin önde gelenleri ise tarımla ilgilenmişlerdir. Kiğı Kazasında dokuma ürünler, Bayburt’ta pamuk ve yünden divan örtüleri yapılmış ve Kürt halıları dokunmuştur. Erzincan’da imitasyon İran halıları ve çeşitli pamuklu ürünler imal edilmiştir. Konsolos Eyres, bölgede başka önemli endüstri dalının olmadığını, bölgenin mineral açısından çok zengin olmasına rağmen, hükümetin maden çalışmalarını sürekli reddettiğini belirtmiştir.
9. Kamu Çalışmaları
Kamu çalışmaları dâhilinde 1881 yılında Erzurum’da yaklaşık 1.000 metrelik bir yol yapılmıştır. Trabzon’dan Erzurum’a uzanan anayol tamir edilmiş ve Bayburt’ta iki küçük köprü inşa edilmiştir[99]. 1885 yılında Bayezid’e uzanan telgraf hattı tamamlanmış ve İran ile doğrudan posta servisi kurulmuştur. 1885 yılı yazında, Erzurum’u Kiğı ve Kozluca bölgelerinden geçerek Erzincan’a bağlayan ikinci bir telgraf hattı kurulması öngörülmüştür[100] .
Trabzon’dan Erzurum’a uzanan yolun tamiri sırasında Erzurum İngiliz Konsolosluğu’ndan yazılan gönderilerde yolun tamamlanması halinde bölgeye yapacağı muazzam katkılardan bahsedilmiştir. Bölgenin temel geçim kaynaklarından biri olan tahılın Trabzon vasıtasıyla satılmasını sağlayacak olan bu yol yetersiz onarım ve güvenlik hususundaki problemlerden dolayı beklentiyi karşılayamamıştır. Yerli tahıl fiyat olarak Rusya’dan ya da başka yerlerden ithal edilen tahıllar ile rekabet edememiştir. Konsolos Everett, bu problemle başa çıkmanın tek başarılı yolunun Erzincan ve Sivas ya da Tokat tarafından Samsun limanına uzanan demiryolu hattının yapılması olduğunu belirtmiştir[101] .
Sonuç
93 Harbi, ülkenin genel ticareti üzerinde felakete yol açmış, iktisadi ve sosyal hayatta önemli problemlere sebebiyet vermiştir. Özellikle savaşın cereyan ettiği ya da yakından hissedildiği coğrafyalarda hayat durma noktasına gelmiştir. Bölgenin kısa süreli işgali, Rusların Erzurum sınırına dayanması bölgede endişe havası yaratmış, özellikle Bayezid Sancağında toprak ve ev fiyatları üçte bir, dörtte bir oranında gerilemiş, değer kaybetmiştir. Savaş sonrası transit ticaret geliri dörtte bir oranında azalmıştır. Yaşanan durgunluk tüccar sınıfı arasında endişeye neden olmuştur. Tüccarlar, harp sonrası nüfusun yoksullaşmasına bağlı olarak ellerinde sadece zorunlu tüketim mallarını bulundurmuşlar, pahalı ithal malları tedarik edecek sermaye bulamamışlardır. Ancak bu noktada 93 Harbi’nden önce de bölgede ticaretin aşağıya doğru bir düşüş gösterdiği göz ardı edilmemelidir.
Poti ve Batum’dan Tiflis’e ulaşan demiryolu ticaret güzergâhının ön plana çıkması, savaş ve mukabilinde İran ulaşımının kısmi kaybı Erzurum ticaretini oldukça olumsuz etkilemiş, ticaretin azalmasına sebebiyet vermiştir.
Harp sonrası Erzurum’dan İngiltere, Fransa, Avusturya, İsviçre, İran, Rusya gibi ülkelere ihracat yapılmıştır. Ancak harp öncesi ile karşılaştırdığımızda özellikle Avrupa’ya yapılan ihracatın savaş sonrası dönemde üçte bir oranında azaldığı görülmektedir. İhraç edilen başlıca ürünler ise kürk, deri, keten, mazı, pamuklu mallar, ipek, sabun, kumaş, yünlü ürünler, çanak çömlek, cam eşya, hırdavat, kibrit, çay, canlı hayvan, buğday, misina, oğlak derisi, keten tohumu ve hayvan postudur. Ancak yapılan ihracatta bizzat Erzurum’da üretilen, imal edilen ürünlerin payının çok az olduğu görülmektedir. Erzurum’da üretilen, imal edilen ve satışı yapılan başlıca ürünler kürk, deri, mum, tutkal/yapıştırıcı, sakız, misina, deri ve buğdaydır. Erzurum Vilayeti daha çok imal edip sattığı ürünlerden değil, transit ticaret gelirlerinden kazanç elde etmiştir.
Harp öncesi ve harp sonrası dönemde Erzurum’a ihracat yapan, Erzurum pazarında en büyük paya sahip olan ülke İngiltere’dir. İhracat yapan diğer ülkeler İran, Rusya, Fransa, Avusturya, Amerika, İsviçre, Almanya ve İtalya’dır. İngiltere’den çay, biber, demir, bakır, kurşun ve kalay alaşımı kap, şap, kırmız, çivit, pazen, dikiş ipliği, pamuk iplik, patiska, yatak örtüsü, kumaş, kökboyası, pazen, tülbent, kaba pamuklu kumaş ve yastık-minder kılıfı ithal edilen başlıca ürünlerdendir. İran’dan mazı, halı, şal, deri, ipek, tömbeki, yün, misina, ipek iplik, kına, zırnık, halı, pirinç, kurutulmuş meyve, pamuk ithal edilmiştir. Rusya’dan keten, sığır derisi, kuzu yünü, pelerin, kıyafet, gümüş tel, ipek ve küçük bir miktar baskılı patiska; Fransa’dan kıyafet, halı, çivi, şeker, kahve, çarşaf, deri, çelik, mum, hırdavat, alkol alınmıştır. Avusturya’dan tırpan, sigara kâğıdı, kıyafet, fes, çam eşya, çanak çömlek, yazı kâğıdı, kalay; Almanya’dan petrol, alkol; Almanya’dan bardak; İtalya’dan kibrit, İsviçre’den tülbent ve fular ithal edilmiştir.
Erzurum Vilayeti’ne Bitlis, Muş, Siirt, Diyarbakır, Mardin, Halep, Mamuretü’l-Aziz, Trabzon, Samsun, Rize, Erzincan, Arapkir, Ayntab, Bağdat, Karahisar, Palu ve Tokat’dan ürünler alınmıştır. İç ticaret kapsamında Erzurum pazarında en fazla ürün bulunduran vilayet, Bitlis Vilayetidir. Bitlis Vilayeti’nden alınan başlıca ürünler; tiftik kumaşı, mazı, sakız, keçi derisi, balmumu, renkli pamuk, boya kökü, palamut, kurutulmuş meyve, tereyağı, bal, kürk, acı çehre, tütün, tiftik, kitre, mazıdır. Van Vilayeti’nden aba, yün, tiftik kumaşı, tiftik, keçi derisi, hayvan postu, mazı, kürk; Trabzon Vilayeti’nden tütün, kurutulmuş meyve, sarımsak, portakal, liman, sabun, zeytinyağı; Diyarbakır ve Mardin’den sabun, deri, manusa, ipek, pirinç, kurutulmuş meyve, mazı, kürk, tereyağı; Halep Vilayeti’nden ipek, sabun, manusa, baskılı yazma, boyalı ipek, mavi boyalı pamuk; Harput’tan ipek, şarap, kurutulmuş meyve, ham pamuk; Erzincan’dan manusa, kumaş bazı öteberi; Arapkir’den manusa; Ayntap’dan Manusa; Tokat’tan manusa; Rize’den keten; Bağdat’tan hurma; Karahisar’dan şap, Palu’dan sapan ve kurutulmuş meyve alınmıştır. Erzurum Vilayeti’nden diğer vilayetlere satılan ürünler pastırma, inek ve öküz, koyun, at, eyer takımı, iç yağı, buğdaydır.
Çalışmada temel kaynak olarak İngiliz Konsolosluk belgeleri kullanılmıştır. Konsoloslar, raporlarında geçen bilgilerin büyük bir kısmını Erzurum Gümrük İdaresi ile yerel hükümetten tedarik etmişlerdir. Ayrıca konsoloslar, mevcut pazar durumu ile ilgili kendi gözlem ve deneyimlerine ve yakın vilayetlerdeki konsoloslardan iç ticaret ve dış ticaret hacmiyle ilgili elde ettikleri bilgilere yer vermişlerdir.
EKLER