ŞEVKET BEYSANOĞLU, Anıt/arı ve Kitabeleri ile Diyarbakır Tarihi, 1. cilt: Başlangıçtan Akkoyunlular'a kadar, Ankara 1987; 2. cilt: Akkoyunlular'dan Cumhuriyete kadar, Ankara 199o: Diyarbakır Belediyesi yayınları.
Köklü bir tarihe sahip olan ve bir çok medeniyetlerin birleştiği bir konumu bulunan Diyarbakır'ın önemi inkar edilemez. Bu önemli şehir Ziya Gökalp, Süleyman Nazif, Cahit Sıtkı Tarancı ve Ali Emin gibi meşhur şair ve ilim adamlannı yetiştirdiği gibi Muslihiddin-i Lan, Bıyıklı Mehmed Paşa ve Özdemir oğlu Osman Paşa gibi tarihçi ve tarih yapanları da yetiştirmiş ve bağnna basmıştır. işte bunları eserleriyle birlikte ilim alemine tanıtan kişi de Dr. Şevket Beysanoğlu'dur. Beysanoğlu'nun en büyük yapıtı da henüz iki cilt halinde yayınlanan Diyarbakır Tarihi'dir. Her ne kadar Diyarbakır tarihi hakkında bir kaç eser deği-şik yazarlar tarafından kaleme alınmış ise de burada tanıtımını yapacağım eser bunların en geniş kapsamlısıdır. Bir çok birinci ve ikinci el kaynağın kullanıldığı bu eserin içeriği gözden geçirildiğinde kendisinin de bir kaynak teşkil edebileceği anlaşılmaktadır. Aynca ben tarihe ilgisi olan bir kişinin zevkle okuyabileceği bir eser olduğu kanısındayım.
Yazarın önsözünde belirttiği gibi eser 1960 öncelerine dayanan uzun bir araştırmanın mahsulü olup özeti 1963 yılında Kısaltilmış Diyarbakır Tarihi ve Abideleri adıyla yayınlanmış-tır. Yazar şüphesiz bu tarihten sonra da eser üzerindeki araştırmalannı sürdürerek eserin içeriğini geliştirdiği gibi bibliyografyasını da zenginleştirmiştir.
Yazar önsüzün hemen akabinden eserinde kullandığı önemli kaynaklar hakkında bilgi vermektedir. Bu eserlerin en önemlilerinin Mar-Yeşua'nın Vakayi'name'si ile ibnii'l-Ezrak'ın Tarih-i Meyyafarikin ve Amid adlı eseridir. Bunlardan ilki yazann bizzat tanık olduğu ve kita-bın üçte ikisini oluşturan 494-506 tarihleri arasındaki 12 yıllık bir süreyi içermesi açısından önemlidir. Diğeri ise İbnü'l-Esir, İbn-i Şeddad ve Ebu'l-Fida gibi önemli tarihçilerin eserle-rinden alıntılar yapmanın yanı sıra Muhammed b. Ali el-Sımşati'ni Musul Tarihi ve Tayfur b. Ebi Tahir'in Bağdad Tarihi gibi elimizde nüshalan bulunmayan önemli kaynaklara atıf yapması bakımından büyük bir önemi haizdir.
Başlangıçtan Akkoyunlular'a kadar olan dönemi kapsayan I. cildin "Giriş" bölümünde eski adı Amid olan Diyarkır'ın coğrafi konumu, şehrin adının geçirdiği evreler, bölgedeki eski yer adları ve Diyarbakır'ın tarih öncesi hakkında bilgi verilmiştir. Ancak bundan sonra bölgenin tarihi ele alınmıştır. Yedi bölüm altında incelenen Akkoyunlular'a kadar olan dönem M. Ö. 3000 yılından itibaren başlamaktadır. Birinci bölümde Diyarbakır ve bölgesi-ne egemen olmaları hesabiyle Subarular ve bunların bir kolu olan Hurriler ile Mitanni-ler'in tarihi, kültürleri, medeniyetleri ve bunlardan kalma yer adları hakkında bilgi verildik-ten sonra Asurlular, Urartular, iskitler, Medler, Persler, Selevkoslar ve Partlar döneminde ve bilhassa Büyük İskender (MÖ. 331-323) ile Büyük Tigran (MÖ. 85-69) idaresinde Di-yarbakır çevresi tarihi incelenmiştir. Ayrıca Dr. Beysanoğlu bu devletler hakkında yeterince bilgi vermiş, bunlardan kalma eserleri fotoğraflatmış, kitabelerinin transkripsiyon ve çevirile-nni yeniden bu eserinde yayınlamıştır. ikinci bölümde Romalılar'dan İslam fethine kadar (MÖ. 69 - M.S. 639) olan dönem incelenmiştir. Bu bölümden Amid'in uzun bir süre Ro-malılar (MÖ. 69 - M.S. 53) yönetiminde kaldığı, ancak daha sonra Partlarla Romahlar arasında (M.S. 53-226) sahip değiştirdiği anlaşılmaktadır. Sasanlılar ve Romalılar zamanın-da Diyarbakır (M.S. 226-395)'ın oldukça hararetli bir dönem geçirdiği ve bir çok savaşlara sahne olduğu anlaşılmaktadır. 261 yılında Partlar ve Ermeniler ile birleşen Tadmur emiresi Zenobi Romalılar'a karşı yaptığı savaşta doğuda sınırlarını Dicle kıyılarına, batıda Akdeni-ze, güneyde de Nil nehrine kadar genişletmiş ve hatta Ankara'yı bir müddet için ele geçir-miştir. Ancak bu arada Roma tahtına geçen Orelianus büyük bir ordu ile Zenobi'nin üze-rine yürür ve onu Antakya dolaylannda büyük bir hezimete uğratır. önce Humus'a daha sonra Tadmur'a kaçan Zenoba tekrar hezimete uğratılır, Tadmur yerle bir edilir ve Emire esir alınarak Roma'ya götürülür. Böylece 270 yılında Tadmur krallığı sona ermiş oldu. Bundan sonra Diyarbakır bölgesi ve Amid şehri bir kaç defa el değiştirdi ve surları kanlı savaşlara sahne oldu. Nihayet 26 Haziran 363 yılında Roma imparatoru ilan edilen Muha-fız Komutanı Joviyanus Sasani hükümdan II. Şapur ile barış antlaşması yaparak Doğuda bazı toprakları Sasanilere bırakmak suretiyle Diyarbakır bölgesini tekrar Roma egemenliği altına alabildi. Diyarbakır'ın Bizans idaresinin (M.S. 395-6349) ilk yıllarında Ak-Hunlar'ın akınlarına uğradığını görüyoruz. Daha sonra (M.S. 503 yılında) Amid ve Diyarbakır bölgesi Sasani hükümdarı Kavad tarafından feth edildi ve böylece Kavadla Bizanslılar arasında bölgede bir çok savaşlar vuku buldu ve Amid muteaddid defalar el değiştirdi. Bölge halkı-nın çoğu amansız savaşlar ve müthiş bir kıtlıktan dolayı hayatını kaybetti. Dr. Beysanoğlu bu bölümde Hıristiyanlık döneminde Diyarbakır bölgesinde din, ilim ve sanat hayatı hak-kında da bilgi vermiştir. Diyarbakır şehrinin kiliseleri hakkında bir kaç satırlık da olsa bilgi verdiği gibi surların ve burçlannın geçirdiği evreleri incelemiştir. Ayrıca Diyarbakır bölge-sindeki diğer kaleler hakkında da bilgi verilmiştir.
İslam fethinden Mervanilere kadar olan dönem (M.S. 639-984) üçüncü bölümde ele alınmıştır. II. Halife Hz. Ömer zamanında Halid b. Velid tarafından Miladi 639 yılında feth edilen Diyarbakır Emevilerin (661-750), Abbasilerin (750-869), Şeyh-oğullannın (86g-8g9), Hamdanilerin (930-980) ve Büveyh-oğullannın (980-4984) yönetiminden geçer. Bu bölümde surların, daha doğrusu Mardin kapı ile Dağ kapı üzerinde Abbasilere ait kitabelerin fotoğ-raf, tarnskripsiyon ve Türkçeye çevirileri verilmiştir.
Diyarbakır'da Mervani yönetimi (984-1085) eserin dördüncü bölümünde ele alınmıştır. 984 yılında Mervani devletinin kurucusu Bad adı ile tanınan Ebu Abdullah el-Hüseyin bin Dustek Meyafarikin'i feth ettikten sonra kısa sürede Diyarbakır, Cezire ve Nusaybin bölge-lerini egemenliği altına aldı. 1085 yılına kadar bölgeyi ellerinde tutan Mervaniler 1042 yı-lından başlamak üzere önce Oğuzlann daha sonrada Selçuklularm akınlarına karşı koymak mecburiyetinde kaldılar. Bu bölümde Mervaniler zamanında Diyarbakır'da kültür ve sosyal hayatı inceleyen Dr. Ş. Beysanoğlu Mervanilere ait eserleri ve bunların üzerindeki kitabele-ri bize tercümeleri ile birlikte aktarmaktadır.
Selçuklular'dan Artuklular'a kadar olan dönem (1085-1183) beşinci bölümde ele alın-mış olup Diyarbakır ve çevresinin sırasıyla Büyük Selçuklular (1085-1093), Suriye Selçuklu-ları (1093-1097), inaloğullan (1907-1142) ve Nisanoğullan (1142-1183) idaresindeki tarihi ge-lişimi incelenmiş ve bunlara ait eserler hakkında bilgi verilip üzerlerindeki kitabelerin trans-literasyonu ve Türkçeye çevirileri özenle yapılmıştır. Eserin altıncı bölümünde Artukoğulla-n (1183-1232) ve yedinci bölümünde de Eyyubiler (1232-1401) yönetimleri, eser ve kitabele-ri hakkında geniş bilgi verilmiştir. Birinci cildin sonunda geniş bir bibliyografya yer almak-tadır.
Sekiz, dokuz, on ve onbirinci bölümlerin yer aldığı ikinci ciltte Akkoyunlular'dan Cumhuriyete kadar olan dönemin tarihi kaleme alınmıştır. 1401 yılında Akkoyunlular'ın idaresine geçen Diyarbakır ve çevresi 1507 yılında Şah ismail tarafından feth edilir ve Ak-koyunlular ile Dulkadiroğullarının ileri gelenleri ile taraftarları kılıçtan geçirilir. Daha sonra İdris-i Bidlisi'nin propagandası, Kürt Beylerinin yardımı ve Bıyıklı Mehmed Paşa'nın askeri dehası neticesinde Diyarbakır ve çevresi 1515-16 yıllannda Osmanlıların yönetimine girdi. imparatorluğun yıkılışına kadar Osmanlıların yönetiminde kalan Diyarbakır Safevilere karşı yapılan seferlerde bir durak ve Osmanlı askerleri için sağlam surlanndan dolayı bir sığınak vazifesi gördü. Diyarbakır, yönetimine girdiği hemen hemen tüm devlet ve imparatorluklann kültür merkezlerinden biri görevini aksatmaksızın üstlendi. Dolayısıyla Dr. Ş. Beysanoğ-lu'nun bu eserini okuduğumuzda Diyarbakır'da çeşitli zamanlarda bir çok ilim adamlannın yetiştiğini ve şehirde bir çok kilise, medrese, mescid, cami, han ve hamamlann inşa edildi-ğini görüyoruz. Kanuni Sultan Süleyman'ın Karacadağ'dan şehre getirmiş olduğu su, bu-gün hala Hz. Süleyman Camii'nde şanl şarıl akmaktadır.
Gerek Akkoyunlu gerekse Osmanlı dönemini bir çok vesikalarla besleyen Beysanoğlu Diyarbakır'da inşa edilen eserler hakkında bilgi vermenin yanı sıra mahalli beylikleri detay-lı bir şekilde kaleme almış ve bunların da bölgede inşa ettirmiş oldukları eserler hakkında bilgi vermiştir. Diyarbakır darphanesinde çeşitli zamanlarda basılan madeni paralar da ih-mal edilmemişlerdir.
İkinci cildin onbirinci ve son bölümü Türkiye Büyük Millet Meclisi Yönetimi döne-mine tahsis edilmiştir. Bu dönemin valileri ve Ziya Gökalp'ın sosyal ve kültürel faaliyetleri hakkında yeterince bilgi verilmiştir. Cumhuriyet döneminin henüz yayınlanmamış olan üçüncü ciltte yer alacağını sanıyorum. İkinci cildin sonunda da son derece zengin bir bib-liyografya göze çarpmaktadır.
Dr. Şevket Beysanoğlu'nun eserini özenle hazırladığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar eserin içeriğini "İçindekiler"e bakarak takip etmek mümkün ise de bu bir çabayı gerektir-mektedir. Kanımca bu denli hacimli bir eserin bir "indeksne ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacın üçüncü ciltte giderileceğini umar ve yazara üçüncü cilt çalışmaları için şimdiden başarılar dilerim.